Dünyanın En Uzun Kadını Rumeysa Gelgi: “En Büyük Mücadelem Boyum Değil, Zorbalıkla Yaşamak”
Dünyanın En Uzun Kadını Rumeysa Gelgi: “En Büyük Mücadelem Boyum Değil, Zorbalıkla Yaşamak”
“Tüm şehir efsaneleri yanlış; durumum anne karnındaki bilinmeyen bir DNA mutasyonundan kaynaklanıyor.”
Haber Giriş Tarihi: 07.12.2025 21:24
Haber Güncellenme Tarihi: 07.12.2025 21:59
Kaynak:
Haber Merkezi
breakingnews.com.tr
DÜNYANIN EN UZUN KADINI RUMEYSA GELGİ, BREAKING NEWS’DEN SAVAŞ UĞURLU'YA KONUŞTU:
“Farklılık bir sınır değil, yeni bir başlangıçtır”
Dünyanın en uzun kadını olarak Guinness Dünya Rekorları’na adını sekiz kez yazdıran Rumeysa Gelgi…
Türkiye’den yükselen bir ses, dünya çapında milyonlara ilham veren bir figür, aynı zamanda Harvard sertifikalı bir web geliştirici. Bedeni, ölçülere sığmıyor; ama asıl dikkat çeken, zihninin ve duruşunun hiçbir sınır tanımaması.
Breaking News Genel Yayın Yönetmeni Savaş Uğurlu’nun sorularını yanıtlayan Rumeysa Gelgi, hayatının bilinmeyenlerini, toplumdaki önyargılarla mücadelesini, en derin kırılmalarını ve geleceğe dair bilimsel hedeflerini bütün açıklığıyla anlattı.
Savaş Uğurlu; Dünyanın En Uzun Kadını unvanını ilk duyduğunuz anda içinizde ne değişti? Bu unvanın yüklediği sorumluluğu hayatınızda ilk kez ne zaman hissettiniz?
Rumeysa Gelgi; Bu unvanı –ve diğer yedi Guinness World Records unvanımı– ilk duyduğum an, hayatımda yeni bir sayfanın açıldığını hissettim. Bunun benim için anlamı sorumluluktan çok büyük bir onurdu. Yıllarca “hızlı büyüme sendromuna sahip genç bir kadın” olarak tanımlandıktan sonra dünya çapında tanınan bir rekortmen olmak bana güçlü bir kimlik kazandırdı. Bu unvan, kendime bakışımı ve yaşama yüklediğim anlamı yeniden şekillendirdi. İnsanlara farklılıkların da başarıyla anılabileceğini göstermek beni mutlu etti. Sorumluluk duygusu ise zamanla gelişti; özellikle çocukların ve gençlerin beni ilham kaynağı olarak görmeye başladığı dönemde bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu anladım.
Savaş Uğurlu; Ölçülere sığmayan bir bedene sahip olmak günlük hayatta çoğu kişinin hayal bile edemeyeceği detaylarla mücadeleyi gerektiriyor. Bugün hâlâ sizi en çok zorlayan şey nedir?
Rumeysa Gelgi; Çocukluğumdan beri yaşadığım fiziksel zorluklar kelimelerle tarif edebileceğimin çok ötesinde. Ancak tüm bunlara rağmen beni en çok zorlayan hep zorbalık oldu. İster yüz yüze ister dijital ortamda olsun, kendimi bildim bileli bitmeyen bir döngü bu. İnsanların incitici sözleri ve bakışları fiziksel engellerden çok daha büyük iz bırakabiliyor. Ben yıllar içinde bunun ruh sağlığımı etkilemesine izin vermemeyi başardım ama buna ulaşmak çok uzun zaman ve büyük bir çaba gerektirdi. Her insanın aynı direnci gösteremeyeceğini biliyorum. Gençlerin en kırılgan olduğu yaşlarda zorbalığa maruz kalmaları hayatlarını derinden etkileyebiliyor. Bu yüzden onlara hep şunu söylemek istiyorum: Bu sizin suçunuz değil ve yalnız değilsiniz. Sizi inciten sözler sizinle ilgili değil; o insanların kendi eksiklikleriyle ilgili. Kendinizi onların bakışıyla değil, kendi gerçekliğinizle değerlendirin.
Savaş Uğurlu; Bugüne kadar sizi en çok kıran söz neydi? Bir de tam tersine, sizi en çok güçlendiren cümle neydi?
Rumeysa Gelgi: Beni en çok kıran söz, insanların benim kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olamayacağıma dair önyargılarıydı. “O bunu yapamaz, kendi başına var olamaz” gibi yaklaşımlar sadece bir söz değil, hayatımı sınırlandırmaya çalışan etiketlerdi. Zamanla bu sözler güç kaynağına dönüştü. Bana güç veren cümle ise hep şu oldu: “Kendi kapasiteni sen belirlersin.” Bu cümle hayatım boyunca içimde yankılanan bir rehber gibiydi. Başkalarının dar çizdiği çerçevenin içine sığmak yerine o çerçeveyi tamamen kırabileceğimi gördüm.
Savaş Uğurlu; Hayatınız tekerlekli sandalye, özel ekipmanlar, ameliyatlar gibi süreçlerle ilerliyor. “Normal bir hayat” özlemi duyduğunuz oluyor mu?
Rumeysa Gelgi; Pek çok insanın “olağanüstü” olarak gördüğü unsurlar benim için hayatın doğal parçaları. Yıllardır bu düzenle yaşıyorum ve gördüm ki “normal” göreceli bir kavram. Birileri için sıra dışı olan benim için sadece günlük rutin. Ameliyatlar, tekerlekli sandalye kullanmak… Bunların hiçbirini dramatik bulmuyorum, çünkü hepsi sağlıklı bir yaşam sürdürebilmem için gerekli süreçlerdi. Tabii zaman zaman keşke bazı şeyler daha kolay olsaydı dediğim anlar oluyor ve bunu bana en çok Türkiye’deki erişim sorunları hissettiriyor. Bunun dışında kendi yaşam düzenimi kabullenmiş durumdayım.
Savaş Uğurlu; Fiziksel farklılıklara yönelik önyargı hâlâ çok güçlü. Sizce en kritik toplumsal değişim ne olmalı?
Rumeysa Gelgi; Toplumsal değişimin temelinde kesinlikle eğitim var. Farklılıkların ne olduğu, neden var olduğu ve nasıl karşılanması gerektiği çocuklara küçük yaşta öğretilmeli. Yaşadığım zorbalığın büyük bir kısmı çocuklardan geliyor çünkü kimse onlara empatiyi, çeşitliliği, saygıyı öğretmemiş. Empati ve saygı doğuştan gelen değil, öğrenilen davranışlardır. Müfredatta kapsayıcı eğitim yaklaşımı olmazsa bireysel ve toplumsal dönüşüm mümkün değil.
Savaş Uğurlu; Uluslararası medyada sıkça yer alan bir isim olmanıza rağmen insanlar sizin hakkınızda en çok neyi yanlış biliyor?
Rumeysa Gelgi; En yaygın yanlışlar, sendromumun nedeni hakkında uydurulan şehir efsaneleri. Tıbbi tanının karmaşık olması insanların bu boşluğu yanlış bilgilerle doldurmasına yol açıyor. Ses tonumdan genetik yapıya kadar pek çok konuda tahmin yürütülüyor. Oysa hepsinin bilimsel açıklaması net: anne karnında bilinmeyen bir DNA mutasyonu. Ailemde akrabalık olduğuna dair iddialar da tamamen yanlış.
Savaş Uğurlu; Ailenizle ilgili söyleyemediğiniz ama söylemek istediğiniz bir cümle var mı?
Rumeysa Gelgi; Açıkçası içimde kalmış bir söz olduğunu düşünmüyorum. Ailemle iletişimim hep güçlüydü. Hislerimi gizlemek zorunda olduğum bir ortamda büyümedim. Hem fiziksel hem duygusal anlamda hep yanımda oldular ve ben de minnettarlığımı her zaman ifade ettim. Söyleyemediğim bir söz değil, söylemekten hiç vazgeçmediğim bir söz var: “İyi ki varsınız.”
Savaş Uğurlu; Sizi takip eden genç kızlara, kendini “farklı” hisseden insanlara söylemek istediğiniz tek bir cümle olsa ne derdiniz?
Rumeysa Gelgi; İnsanların sizi kendi kalıplarına sıkıştırmasına izin vermeyin. Başkalarının sizin için çizdiği çerçeve gerçek potansiyelinizin çok küçük bir kısmıdır. Farklı hissetmek bir eksiklik değil; dünyaya benzersiz bir açıdan bakabilme yeteneğidir. Bunu keşfetmek ve dönüştürmek sizin elinizde.
Savaş Uğurlu; Guinness rekorlarının ötesine geçerek gelecekte adınızın hangi başlıkla anılmasını istersiniz?
Rumeysa Gelgi; Rekorlar benim için bir başlangıç noktasıydı. Nihai hedef değil. Gelecekte bilim ve tıp alanında yeni buluşlara, araştırmalara veya metodolojik yeniliklere ilham veren bir isim olmak istiyorum. Detay veremem ama uzun vadeli vizyonum insanlığa dokunan, bilgiyi ve bakış açısını dönüştüren çalışmalara kapı aralamak.
Savaş Uğurlu; Yetkililere iletmek istediğiniz bir ihtiyaç var mı?
Rumeysa Gelgi; Evet. Boyuma ve tekerlekli sandalyeme uygun bir araca uzun yıllardır ulaşmakta zorlanıyorum. Oturur pozisyonda bile boyum 1.70’in üzerinde olduğu için mevcut araçların çoğu bana uygun değil. Güvenli bir lift sistemi, geniş iç alan ve uzun yolculuklarda uzanabileceğim bir yapı benim için büyük ihtiyaç. Böyle bir aracın sağlanması günlük hayatımı çok daha güvenli ve bağımsız kılar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dünyanın En Uzun Kadını Rumeysa Gelgi: “En Büyük Mücadelem Boyum Değil, Zorbalıkla Yaşamak”
“Tüm şehir efsaneleri yanlış; durumum anne karnındaki bilinmeyen bir DNA mutasyonundan kaynaklanıyor.”
DÜNYANIN EN UZUN KADINI RUMEYSA GELGİ, BREAKING NEWS’DEN SAVAŞ UĞURLU'YA KONUŞTU:
“Farklılık bir sınır değil, yeni bir başlangıçtır”
Dünyanın en uzun kadını olarak Guinness Dünya Rekorları’na adını sekiz kez yazdıran Rumeysa Gelgi…
Türkiye’den yükselen bir ses, dünya çapında milyonlara ilham veren bir figür, aynı zamanda Harvard sertifikalı bir web geliştirici. Bedeni, ölçülere sığmıyor; ama asıl dikkat çeken, zihninin ve duruşunun hiçbir sınır tanımaması.
Breaking News Genel Yayın Yönetmeni Savaş Uğurlu’nun sorularını yanıtlayan Rumeysa Gelgi, hayatının bilinmeyenlerini, toplumdaki önyargılarla mücadelesini, en derin kırılmalarını ve geleceğe dair bilimsel hedeflerini bütün açıklığıyla anlattı.
Savaş Uğurlu; Dünyanın En Uzun Kadını unvanını ilk duyduğunuz anda içinizde ne değişti? Bu unvanın yüklediği sorumluluğu hayatınızda ilk kez ne zaman hissettiniz?
Rumeysa Gelgi; Bu unvanı –ve diğer yedi Guinness World Records unvanımı– ilk duyduğum an, hayatımda yeni bir sayfanın açıldığını hissettim. Bunun benim için anlamı sorumluluktan çok büyük bir onurdu. Yıllarca “hızlı büyüme sendromuna sahip genç bir kadın” olarak tanımlandıktan sonra dünya çapında tanınan bir rekortmen olmak bana güçlü bir kimlik kazandırdı. Bu unvan, kendime bakışımı ve yaşama yüklediğim anlamı yeniden şekillendirdi. İnsanlara farklılıkların da başarıyla anılabileceğini göstermek beni mutlu etti. Sorumluluk duygusu ise zamanla gelişti; özellikle çocukların ve gençlerin beni ilham kaynağı olarak görmeye başladığı dönemde bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu anladım.
Savaş Uğurlu; Ölçülere sığmayan bir bedene sahip olmak günlük hayatta çoğu kişinin hayal bile edemeyeceği detaylarla mücadeleyi gerektiriyor. Bugün hâlâ sizi en çok zorlayan şey nedir?
Rumeysa Gelgi; Çocukluğumdan beri yaşadığım fiziksel zorluklar kelimelerle tarif edebileceğimin çok ötesinde. Ancak tüm bunlara rağmen beni en çok zorlayan hep zorbalık oldu. İster yüz yüze ister dijital ortamda olsun, kendimi bildim bileli bitmeyen bir döngü bu. İnsanların incitici sözleri ve bakışları fiziksel engellerden çok daha büyük iz bırakabiliyor. Ben yıllar içinde bunun ruh sağlığımı etkilemesine izin vermemeyi başardım ama buna ulaşmak çok uzun zaman ve büyük bir çaba gerektirdi. Her insanın aynı direnci gösteremeyeceğini biliyorum. Gençlerin en kırılgan olduğu yaşlarda zorbalığa maruz kalmaları hayatlarını derinden etkileyebiliyor. Bu yüzden onlara hep şunu söylemek istiyorum: Bu sizin suçunuz değil ve yalnız değilsiniz. Sizi inciten sözler sizinle ilgili değil; o insanların kendi eksiklikleriyle ilgili. Kendinizi onların bakışıyla değil, kendi gerçekliğinizle değerlendirin.
Savaş Uğurlu; Bugüne kadar sizi en çok kıran söz neydi? Bir de tam tersine, sizi en çok güçlendiren cümle neydi?
Rumeysa Gelgi: Beni en çok kıran söz, insanların benim kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olamayacağıma dair önyargılarıydı. “O bunu yapamaz, kendi başına var olamaz” gibi yaklaşımlar sadece bir söz değil, hayatımı sınırlandırmaya çalışan etiketlerdi. Zamanla bu sözler güç kaynağına dönüştü. Bana güç veren cümle ise hep şu oldu: “Kendi kapasiteni sen belirlersin.” Bu cümle hayatım boyunca içimde yankılanan bir rehber gibiydi. Başkalarının dar çizdiği çerçevenin içine sığmak yerine o çerçeveyi tamamen kırabileceğimi gördüm.
Savaş Uğurlu; Hayatınız tekerlekli sandalye, özel ekipmanlar, ameliyatlar gibi süreçlerle ilerliyor. “Normal bir hayat” özlemi duyduğunuz oluyor mu?
Rumeysa Gelgi; Pek çok insanın “olağanüstü” olarak gördüğü unsurlar benim için hayatın doğal parçaları. Yıllardır bu düzenle yaşıyorum ve gördüm ki “normal” göreceli bir kavram. Birileri için sıra dışı olan benim için sadece günlük rutin. Ameliyatlar, tekerlekli sandalye kullanmak… Bunların hiçbirini dramatik bulmuyorum, çünkü hepsi sağlıklı bir yaşam sürdürebilmem için gerekli süreçlerdi. Tabii zaman zaman keşke bazı şeyler daha kolay olsaydı dediğim anlar oluyor ve bunu bana en çok Türkiye’deki erişim sorunları hissettiriyor. Bunun dışında kendi yaşam düzenimi kabullenmiş durumdayım.
Savaş Uğurlu; Fiziksel farklılıklara yönelik önyargı hâlâ çok güçlü. Sizce en kritik toplumsal değişim ne olmalı?
Rumeysa Gelgi; Toplumsal değişimin temelinde kesinlikle eğitim var. Farklılıkların ne olduğu, neden var olduğu ve nasıl karşılanması gerektiği çocuklara küçük yaşta öğretilmeli. Yaşadığım zorbalığın büyük bir kısmı çocuklardan geliyor çünkü kimse onlara empatiyi, çeşitliliği, saygıyı öğretmemiş. Empati ve saygı doğuştan gelen değil, öğrenilen davranışlardır. Müfredatta kapsayıcı eğitim yaklaşımı olmazsa bireysel ve toplumsal dönüşüm mümkün değil.
Savaş Uğurlu; Uluslararası medyada sıkça yer alan bir isim olmanıza rağmen insanlar sizin hakkınızda en çok neyi yanlış biliyor?
Rumeysa Gelgi; En yaygın yanlışlar, sendromumun nedeni hakkında uydurulan şehir efsaneleri. Tıbbi tanının karmaşık olması insanların bu boşluğu yanlış bilgilerle doldurmasına yol açıyor. Ses tonumdan genetik yapıya kadar pek çok konuda tahmin yürütülüyor. Oysa hepsinin bilimsel açıklaması net: anne karnında bilinmeyen bir DNA mutasyonu. Ailemde akrabalık olduğuna dair iddialar da tamamen yanlış.
Savaş Uğurlu; Ailenizle ilgili söyleyemediğiniz ama söylemek istediğiniz bir cümle var mı?
Rumeysa Gelgi; Açıkçası içimde kalmış bir söz olduğunu düşünmüyorum. Ailemle iletişimim hep güçlüydü. Hislerimi gizlemek zorunda olduğum bir ortamda büyümedim. Hem fiziksel hem duygusal anlamda hep yanımda oldular ve ben de minnettarlığımı her zaman ifade ettim. Söyleyemediğim bir söz değil, söylemekten hiç vazgeçmediğim bir söz var: “İyi ki varsınız.”
Savaş Uğurlu; Sizi takip eden genç kızlara, kendini “farklı” hisseden insanlara söylemek istediğiniz tek bir cümle olsa ne derdiniz?
Rumeysa Gelgi; İnsanların sizi kendi kalıplarına sıkıştırmasına izin vermeyin. Başkalarının sizin için çizdiği çerçeve gerçek potansiyelinizin çok küçük bir kısmıdır. Farklı hissetmek bir eksiklik değil; dünyaya benzersiz bir açıdan bakabilme yeteneğidir. Bunu keşfetmek ve dönüştürmek sizin elinizde.
Savaş Uğurlu; Guinness rekorlarının ötesine geçerek gelecekte adınızın hangi başlıkla anılmasını istersiniz?
Rumeysa Gelgi; Rekorlar benim için bir başlangıç noktasıydı. Nihai hedef değil. Gelecekte bilim ve tıp alanında yeni buluşlara, araştırmalara veya metodolojik yeniliklere ilham veren bir isim olmak istiyorum. Detay veremem ama uzun vadeli vizyonum insanlığa dokunan, bilgiyi ve bakış açısını dönüştüren çalışmalara kapı aralamak.
Savaş Uğurlu; Yetkililere iletmek istediğiniz bir ihtiyaç var mı?
Rumeysa Gelgi; Evet. Boyuma ve tekerlekli sandalyeme uygun bir araca uzun yıllardır ulaşmakta zorlanıyorum. Oturur pozisyonda bile boyum 1.70’in üzerinde olduğu için mevcut araçların çoğu bana uygun değil. Güvenli bir lift sistemi, geniş iç alan ve uzun yolculuklarda uzanabileceğim bir yapı benim için büyük ihtiyaç. Böyle bir aracın sağlanması günlük hayatımı çok daha güvenli ve bağımsız kılar.
En Çok Okunan Haberler