Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

 “130 Yıllık İyilik Kapısında Bir Kadın Başkan: Esra Ceceli İslam”

Darülaceze'nin ilk kadın başkanı Esra Ceceli İslam, Osmanlı'dan bu yana iyilik merkezi olan kurumda elde ettiği tecrübelerle merhamet dolu yönetim sergiliyor. 130 yıllık bakım merkezinde, yaşlılar, bebekler ve kimsesizlere hizmet sunuluyor.

Haber Giriş Tarihi: 25.09.2025 05:29
Haber Güncellenme Tarihi: 25.09.2025 05:46
Kaynak: Haber Merkezi
breakingnews.com.tr
 “130 Yıllık İyilik Kapısında Bir Kadın Başkan: Esra Ceceli İslam”

İstanbul’un kalbinde, 130 yılı aşkın süredir iyiliğin, şefkatin ve merhametin kapısı aralanıyor:Darülacezede. Sultan II. Abdülhamid’in emaneti olan bu tarihi kurum, yalnızca bir bakım merkezi değil; geçmişle bugünü, iyilikle insanı buluşturan bir hayır ocağı. Burada yaşlıların, bebeklerin, kimsesizlerin ve bakıma muhtaç olanların hayatına dokunuluyor; her köşesinde dualar, umutlar ve paylaşılan hikâyeler yankılanıyor.

Darülacaze’nin başkanlık koltuğunda ise bugün bir kadın oturuyor. Sosyal hizmetlerden gelen tecrübesi, merhamet dolu yaklaşımı ve güçlü sorumluluk bilinciyle kuruma yön veren isim: Esra Ceceli İslam. Onunla hem Darülacezenin dününü ve bugününü hem de geleceğe dair vizyonunu konuştuk.

İpek Dağıstanlı: Darülacezenin kadın başkanlarından birisiniz. Bu rol size nasıl bir sorumluluk yükledi?

Esra Ceceli İslam: Darülaceze Başkanlığından önce Engelli ve Yaşlı Sosyal Hizmetleri Genel Müdürü olarak görev yapıyordum. Yaşlılık ve özel bakım ekosistemi alanında çalıştım. Cumhurbaşkanımızın takdiri ve Bakanımızın atamasıyla Darülaceze Başkanlığı’na getirildim. Bu görev bana sadece bir yönetici sorumluluğu yüklemedi; aynı zamanda manevi bir sorumluluğu, onurlu bir emaneti omuzlarıma bıraktı. Çünkü burası bir hayır kapısı. Her gün kapısından içeri girerken “Bugün bir insanın duasını alabilecek miyim?” diye düşünüyorsunuz. İstanbul’un 130 yıllık iyilik merkezi olan Darülaceze’de görev yapmak, yapılabilecek en kıymetli işlerden biri. Ben burada sadece bir yönetici değilim; annesi, evladı, kardeşi olmayan binlerce insana bir aile olma sorumluluğunu hissediyorum.

İpek Dağıstanlı: Osmanlı döneminden bu yana Darülaceze’de birçok rol üstlendi. Bunlardan birini anlatabilir misiniz?


Esra Ceceli İslam: Darülacazade, Sultan II. Abdülhamid tarafından Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra kuruldu. Savaşın ardından göç etmek zorunda kalan insanların ihtiyaçlarını karşılamak, onları yeniden hayata hazırlamak amacıyla vakfedildi. Burası sadece bir bina değil, Osmanlı topraklarının dört bir yanından yapılan bağışlarla inşa edilen bir iyilik hareketinin simgesidir. En önemli geleneği, imkânı olanların imkânı olmayanlar için toprağından, emeğinden, malından bağış yapmasıdır. Bugün hâlâ aynı gelenek devam ediyor. Bizim sunduğumuz farklı bakım modellerinde maddi imkânı olanların katkıları, imkânı olmayanların hizmetlerini finanse ediyor. Yani bu kurum, asırlardır iyiliğin çarkını kendi kendine döndüren çok özel bir sistemin temsilcisi.

İpek Dağıstanlı: Arnavutköy ve Okmeydanı olmak üzere iki şubeniz var. Kaç sakin yaşıyor?

Esra Ceceli İslam: Okmeydanı’ndaki tarihi yerleşkemizde yaklaşık 400 yaşlımız var. Ayrıca 0-3 yaş grubunda 23 bebeğimiz bulunuyor. Arnavutköy Sosyal Yaşam Şehri’nde ise 250’nin üzerinde yaşlımız yaşıyor. Orada Alzheimer demans özel bakım merkezimiz de var. Bu hizmet, dünya çapında örnek gösterilebilecek nitelikte çünkü gerçekten uzmanlık isteyen, çok hassas bir alan. Arnavutköy Sosya Yaşam Şehrimizde ayrıca bağışçılar için rezidanslarımız mevcut. Hem konforlu, modern bir yaşam alanı hem de özel bakım hizmeti sağlanıyor. Böylece ihtiyaç sahipleriyle bağışçılar aynı çatı altında, farklı imkanlarla ama aynı iyilik duygusuyla buluşuyor. Arnavutköy Sosyal Yaşam Şehrimizde bu yıl Sağlık Bilimleri Üniversitesi Darülaceze Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunu açtık. Çalışma arkadaşlarımızın eğitimi Darülaceze çatısı altında gerçekleşecek, bu tarihi bir adım.



İpek Dağıstanlı: Darülaceze’de sakin olabilmek için çok zengin ya da çok fakir olmak mı gerekiyor?

Esra Ceceli İslam: Hayır, Darülaceze’nin kapısı herkese açık. Birinci sırada kimsesiz ve maddi imkânı olmayanlar var, onlar tamamen ücretsiz kabul ediliyor. İkinci grup ise bakıma muhtaç olup kendi imkânıyla bağış yapabilenler. Onlar da ömür boyu burada konforlu bir şekilde yaşıyor. Örneğin Arnavutköy Sosyal Yaşam Şehrimizde bağışçılarımız için hazırlanmış rezidans bloklarımız var. Ama aynı zamanda hiçbir imkânı olmayan kişiler de üst düzey bir bakım ve konforla yaşamlarını sürdürüyor. Hatta hiç burada yaşamasa bile, “Bir gün ihtiyacım olursa” diye bağış yapan hayırseverlerimiz var. Darülaceze bir bakım kuruluşundan ötesi; iyiliğin sürdürülebilir bir modeli. O yüzden Darülaceze’nin iyilik haresinde bulunmak için illa imkan sahibi ya da muhtaç olmak gerekmiyor, aslolan ihtiyaç, samimiyet ve gönülden katılım.



İpek Dağıstanlı: Devlet desteği bir gün kesilse bile Darülaceze ayakta kalabilir mi?


Esra Ceceli İslam: Allah devletimize zeval vermesin. Bizim en büyük gücümüz devletimiz. Devlet olmadan hiçbir şey olmaz. Ancak Darülaceze’nin bağışlarla kurulan ve bağışlarla yaşayan bir yapısı var. Asırlardır hayırseverlerin katkılarıyla sürdürülen bu model, devlete yük olmadan ihtiyaç sahiplerine yuva oluyor. Elbette biz biliyoruz ki devletimizle el ele oldukça daha güçlü, daha güvenli adımlar atabiliyoruz. Devletimiz payidar olsun, iyilik ve merhamet insanların kalbinde hep yaşasın.


İpek Dağıstanlı: 0-3 yaş çocuklardan bahsedelim. Kimse bilmez ama sizde böyle bir bölüm var. Neler yapılıyor?

Esra Ceceli İslam: Darülaceze, İstanbul’un en eski yetimhanesini bünyesinde barındırıyor. Kurulduğu dönemde sadece yaşlılara değil, her yaştan kişiye barınma imkânı sağlanmıştı. Hatta okul, hastane, uğraş atölyeleriyle insanlara meslek kazandırmak için düşünülmüş bir yapıdır. Biz bu geleneği devam ettiriyoruz. Bugün 0-3 yaş aralığındaki çocuklarımıza bakıyoruz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın kontrolünde evlat edinme ve koruyucu aile sistemi yürütülüyor. Bebeklerimizin hayatına dokunmak isteyenler için gönüllü sistemimiz var, ama bu tamamen resmi prosedürler ve güvenlik çerçevesinde gerçekleşiyor. Her gönüllü önce evrak dolduruyor, ardından belirlenen saatlerde gelip destek olabiliyor. Yani burada çocuklara dokunan her elin güvenli, şefkatli ve sorumluluk sahibi olmasına özen gösteriyoruz.

İpek Dağıstanlı: Başkanlığa atandığınızda ilk düşündüğünüz şey ne oldu? Psikolojik olarak kaldırabilir miyim diye tereddüt ettiniz mi?


Esra Ceceli İslam: Açıkçası ilk anda bu sorumluluğun büyüklüğünü düşündüm. Ama Darülaceze’yi hiç hüzünlü bir yer olarak görmedim. Tam tersine, burası bir hayır kapısı ve bana da nasip olan bir görev. Burada attığınız her adımda birinin duasını, birinin minnettarlığını hissediyorsunuz. Büyüklerimden kulağıma küpe olan bir söz vardır: “Kişiye huzur-u mahşerde sorulacak olan şudur: Ömrün boyunca kaç kişinin gözyaşını sildin?” İşte bu sorumluluk, bana daima güç veriyor. Burada bir yöneticiden ziyade binlerce insana şefkat eli uzatan bir evlat olduğumu düşünüyorum.

İpek Dağıstanlı: Dijital çağda gönüllülük ve bağış sistemini gençlere nasıl anlatıyorsunuz?

Esra Ceceli İslam: Dijitalleşme konusunda ciddi adımlar attık. Sakin takip sistemimizi, personel düzenimizi ve bağış süreçlerimizi dijitalleştirdik. Ayrıca sosyal medyamızı yeniledik, bağışçılarımıza daha hızlı ulaşabiliyoruz. Ama bunun yanında gençlere anlatmak istediğimiz şey şu: Gerçek iyilik, bir tuşa basarak değil, bir kalbe dokunarak hissedilir. O yüzden biz üniversitelerle iş birliği yapıyoruz. Bunu bir örneği Yıldız Teknik Üniversitesi ile imzaladığımız “Sosyal Sorumluluk” dersi protokolü. Öğrenciler Darülaceze’ye gelip yaşlılarla vakit geçiriyor, bebeklerle ilgileniyor, gerçek hayatın içinde iyiliği deneyimliyor. Bu, sadece bağış sistemini değil, gönüllülüğü de genç kuşaklara aktaran bir yol.

İpek Dağıstanlı: Bir gün bu görevi devrettiğinizde arkanızda nasıl bir iz bırakmak istersiniz?


Esra Ceceli İslam: En büyük dileğim sakinlerimizin bizden razı olması. Mahşerde atalarımız bize “Evladım görevinizi en güzel şekilde yerine getirdiniz” desinler. Bundan daha kıymetli bir miras olamaz. Benim için başarı, isim bırakmak değil; hayırla, duayla anılmak. Çünkü Darülaceze’de attığınız her adım, bir gönülde iz bırakıyor. Ben bu izlerin kalıcı olmasını isterim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.