Bir zamanlar televizyonun etrafında kurulan hayatlar, bugün avuç içi ekranlara sıkıştı. Değişen ekran kültürümüz, yaşam alışkanlıklarımızı nasıl dönüştürüyor?
Bir dönem televizyon, evlerin ortak odasında kurulan görünmez bir merkez gibiydi. Aile bireyleri aynı yayına odaklanır, birlikte izler, birlikte yorumlardı. Haberlerin saati belliydi, dizilerin günü sabitti, çizgi filmlerin kuşağı vardı. Ekran sınırlıydı ama anlamı derindi.
Bugünse ekranlar yalnızlaştı. Artık her bireyin kendi ekranı var. İçerikler bol, erişim sınırsız. Haberler anlık, diziler tüm sezon halinde tek gecede ulaşılabilir. Ekranlar küçüldü, içerikler çoğaldı ama deneyimler yüzeyselleşti.
Bu değişim, yalnızca teknolojiyle ilgili değil; insan ilişkileriyle de doğrudan bağlantılı. Eskiden birlikte izlemek, birlikte gülmek ve birlikte susmak bile bir paylaşımken; şimdi ekran karşısındaki yalnızlık, gündelik yaşamın normali haline geldi.
Dijitalleşme inkâr edilemez bir gerçek. Hayatın her alanında yerini aldı ve almaya devam edecek. Ancak bu dönüşümde kaybettiklerimizi de unutmamak gerekiyor: beklemek, özlemek, birlikte yaşamak ve birlikte anlam bulmak.
Bugün ekranlar bize her şeyi veriyor gibi görünebilir. Ama belki de asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, her şeyin biraz daha azı. Daha az bildirim, daha çok yüz yüze sohbet. Daha az akış, daha çok gerçek an.
Çünkü yaşam, hâlâ ekranların dışında bir yerde akmaya devam ediyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Savaş Uğurlu
Televizyondan Telefona: Yaşamın Yeni Ekranı
Bir zamanlar televizyonun etrafında kurulan hayatlar, bugün avuç içi ekranlara sıkıştı. Değişen ekran kültürümüz, yaşam alışkanlıklarımızı nasıl dönüştürüyor?
Bir dönem televizyon, evlerin ortak odasında kurulan görünmez bir merkez gibiydi. Aile bireyleri aynı yayına odaklanır, birlikte izler, birlikte yorumlardı. Haberlerin saati belliydi, dizilerin günü sabitti, çizgi filmlerin kuşağı vardı. Ekran sınırlıydı ama anlamı derindi.
Bugünse ekranlar yalnızlaştı. Artık her bireyin kendi ekranı var. İçerikler bol, erişim sınırsız. Haberler anlık, diziler tüm sezon halinde tek gecede ulaşılabilir. Ekranlar küçüldü, içerikler çoğaldı ama deneyimler yüzeyselleşti.
Bu değişim, yalnızca teknolojiyle ilgili değil; insan ilişkileriyle de doğrudan bağlantılı. Eskiden birlikte izlemek, birlikte gülmek ve birlikte susmak bile bir paylaşımken; şimdi ekran karşısındaki yalnızlık, gündelik yaşamın normali haline geldi.
Dijitalleşme inkâr edilemez bir gerçek. Hayatın her alanında yerini aldı ve almaya devam edecek. Ancak bu dönüşümde kaybettiklerimizi de unutmamak gerekiyor: beklemek, özlemek, birlikte yaşamak ve birlikte anlam bulmak.
Bugün ekranlar bize her şeyi veriyor gibi görünebilir. Ama belki de asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, her şeyin biraz daha azı. Daha az bildirim, daha çok yüz yüze sohbet. Daha az akış, daha çok gerçek an.
Çünkü yaşam, hâlâ ekranların dışında bir yerde akmaya devam ediyor.