Prestij Çağında İçerik Kirliliği: Herkes Konuşuyor, Kimse Sorumluluk Almıyor
Yazının Giriş Tarihi: 23.12.2025 09:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.12.2025 09:18
Yaşadığımız çağ, bilginin en hızlı dolaştığı dönem olabilir; ancak aynı zamanda sorumluluğun en çok kaybolduğu bir zaman dilimi. Bugün neredeyse herkesin elinde bir kamera, bir mikrofon ve bir sosyal medya hesabı var. Bu durum görünürde demokratik bir alan yaratıyor gibi dursa da, gerçekte ciddi bir itibar ve güven krizini de beraberinde getiriyor.
Artık mesele “ilk veren olmak” değil, “ne verdiğini bilmek” olmalı. Çünkü bir başlık, bir cümle ya da eksik bir bilgi; bir kişinin hayatını, bir kurumun yıllarca inşa ettiği güveni saniyeler içinde zedeleyebiliyor. Üstelik çoğu zaman bunun bir bedeli de olmuyor. İşte tam bu noktada medya ile içerik üretimi arasındaki çizgi bulanıklaşıyor.
Medya, yalnızca görünürlük üretmez; denge, ölçü ve hukuk bilinci üretir. Gerçek gazetecilik; duygularla değil, verilerle konuşur. Yorum yapar ama yargı dağıtmaz. Eleştirir ama hedef göstermez. Çünkü gazetecinin asli görevi kamuoyunu bilgilendirmek kadar, toplumsal sorumluluğu da gözetmektir.
Bugün en büyük sorun bilgi eksikliği değil; bilgiye eşlik etmesi gereken etik refleksin zayıflamasıdır. Herkes konuşuyor ama çok az kişi “bu doğru mu”, “bu hukuka uygun mu”, “bunun bir insana ya da kuruma etkisi ne olur” diye durup düşünüyor. Oysa prestij tam da burada başlar: Herkes bağırırken sakin kalabilmekte, herkes koşarken teraziyi elde tutabilmekte.
Görünür olmak kolaylaştı, itibarlı kalmak zorlaştı. Kalıcı olan ise her zaman aynı yerde duruyor: Sorumlulukta. Bugün medya dünyasında gerçek farkı yaratanlar; sesi en çok çıkanlar değil, sözünün ağırlığını bilenler olacak. Çünkü hız unutulur, ama duruş hatırlanır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Savaş Uğurlu
Prestij Çağında İçerik Kirliliği: Herkes Konuşuyor, Kimse Sorumluluk Almıyor
Yaşadığımız çağ, bilginin en hızlı dolaştığı dönem olabilir; ancak aynı zamanda sorumluluğun en çok kaybolduğu bir zaman dilimi. Bugün neredeyse herkesin elinde bir kamera, bir mikrofon ve bir sosyal medya hesabı var. Bu durum görünürde demokratik bir alan yaratıyor gibi dursa da, gerçekte ciddi bir itibar ve güven krizini de beraberinde getiriyor.
Artık mesele “ilk veren olmak” değil, “ne verdiğini bilmek” olmalı. Çünkü bir başlık, bir cümle ya da eksik bir bilgi; bir kişinin hayatını, bir kurumun yıllarca inşa ettiği güveni saniyeler içinde zedeleyebiliyor. Üstelik çoğu zaman bunun bir bedeli de olmuyor. İşte tam bu noktada medya ile içerik üretimi arasındaki çizgi bulanıklaşıyor.
Medya, yalnızca görünürlük üretmez; denge, ölçü ve hukuk bilinci üretir. Gerçek gazetecilik; duygularla değil, verilerle konuşur. Yorum yapar ama yargı dağıtmaz. Eleştirir ama hedef göstermez. Çünkü gazetecinin asli görevi kamuoyunu bilgilendirmek kadar, toplumsal sorumluluğu da gözetmektir.
Bugün en büyük sorun bilgi eksikliği değil; bilgiye eşlik etmesi gereken etik refleksin zayıflamasıdır. Herkes konuşuyor ama çok az kişi “bu doğru mu”, “bu hukuka uygun mu”, “bunun bir insana ya da kuruma etkisi ne olur” diye durup düşünüyor. Oysa prestij tam da burada başlar: Herkes bağırırken sakin kalabilmekte, herkes koşarken teraziyi elde tutabilmekte.
Görünür olmak kolaylaştı, itibarlı kalmak zorlaştı. Kalıcı olan ise her zaman aynı yerde duruyor: Sorumlulukta. Bugün medya dünyasında gerçek farkı yaratanlar; sesi en çok çıkanlar değil, sözünün ağırlığını bilenler olacak. Çünkü hız unutulur, ama duruş hatırlanır.