Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Mükemmeliyetçiliğe Psikolojik Bir Bakış

Yazının Giriş Tarihi: 16.10.2025 08:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.10.2025 08:20

Mükemmeliyetçilik, modern çağın en yaygın ve aynı zamanda en yıpratıcı psikolojik eğilimlerinden biri hâline gelmiş durumda. İlk bakışta disiplin, yüksek standartlar ve başarı arzusu gibi olumlu kavramlarla örtüşüyor gibi görünse de, psikoloji literatürü mükemmeliyetçiliğin çoğu zaman bireyin ruh sağlığını olumsuz etkileyen bir bilişsel çarpıtma biçimi olduğunu ortaya koyuyor.

Psikolojik açıdan mükemmeliyetçilik, kişinin kendisi veya başkaları üzerinde ulaşılması imkânsız beklentiler oluşturması ve bu beklentilere ulaşamadığında yoğun bir suçluluk, yetersizlik ya da utanç hissetmesi olarak tanımlanır. Bu eğilim, özellikle Batı kültürlerinde ve giderek daha fazla küresel hale gelen rekabetçi yaşam tarzlarında, başarıya giden yolda bir zorunluluk gibi sunulmaktadır. Ancak araştırmalar, mükemmeliyetçi bireylerin daha fazla depresyon, anksiyete ve tükenmişlik yaşadığını gösteriyor.

Örneğin, Frost ve arkadaşları tarafından geliştirilen Mükemmeliyetçilik Ölçeği,bu kavramın çok boyutlu bir yapı olduğunu ortaya koymuştur. Mükemmeliyetçilik sadece yüksek hedefler koymakla sınırlı değildir; aynı zamanda hata yapma korkusu, başkalarının beklentilerini karşılamaya yönelik yoğun bir çaba ve kişinin kendi başarılarını küçümsemesi gibi unsurları da içerir. Bu da kişinin özsaygısını dış faktörlere bağlı hâle getirir. Dolayısıyla kişi ne kadar başarılı olursa olsun, “yeterli” hissetmez.

Sosyal medya ve dijital ortamlar da bu eğilimi körükleyen başlıca etkenlerden biridir. Filtrelenmiş yaşamlar, mükemmel vücutlar, kusursuz ilişkiler gibi sürekli olarak karşımıza çıkan idealize edilmiş imgeler, bireyin gerçek hayatla olan bağını zayıflatmakta ve “mükemmel olmalıyım” düşüncesini içselleştirmesine neden olmaktadır. Bu durum özellikle ergenler ve genç yetişkinler arasında ciddi bir öz-değer krizine yol açabiliyor.

Öte yandan, psikoterapi alanında yapılan çalışmalar, mükemmeliyetçiliğin mutlak ve değişmez bir kişilik özelliği olmadığını, işlenip dönüştürülebilecek bir düşünce biçimi olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) yaklaşımlarıyla, bireyin gerçekçi hedefler koyabilmesi, hata yapmanın gelişimin bir parçası olduğunu kabullenmesi ve başarıyı sadece sonuç odaklı değil süreç odaklı değerlendirebilmesi sağlanabiliyor.

Mükemmeliyetçiliğin farkına varmak ve bu eğilimle baş etmeyi öğrenmek, sadece ruh sağlığını korumak için değil, aynı zamanda daha üretken, yaratıcı ve tatmin edici bir yaşam sürebilmek için de kritik bir adımdır. Çünkü hayat, her anında “kusursuz” olmayı değil, “gerçek” olmayı gerektirir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.