Kadın bedeni, doğanın en eski sırlarından biridir. Her döngü, her değişim, her sancı bir mesaj taşır aslında “-Beni dinle.” der usulca. Ama ne yazık ki, modern hayatın gürültüsünde bu sesi duymak zorlaştı. Kadınlar, kendi bedenlerini değil, takvimlerini, ilaçlarını, estetiklerini dinler oldu. Oysa en iyi doktor, çoğu zaman insanın kendi bedenidir.
Günümüzde kadın hastalıkları, yalnızca fizyolojik değil; duygusal bir denge meselesidir. Polikistik over sendromu, endometriozis, miyom ya da hormonal dengesizlikler… Hepsi bir şekilde içsel sıkışmışlığın bedensel yankılarıdır. Kadın bastırdıkça, bedeni konuşur. Söyleyemediklerini adet düzensizliği söyler; yutkunduklarını tiroid fısıldar; taşıyamadıklarını bel ağrısı anlatır.
Sağlık, sadece bir “tedavi” değil, bir “farkındalık” halidir. Kadınlar, regl dönemlerini utanılacak bir tabu, menopozu bir son, doğurganlığı bir görev gibi görmeyi bırakmadıkça bu farkındalık gecikir. Oysa her aşama, kadının yaşam atlasında birer dönüm noktasıdır.
Doğru beslenme, uyku, stres yönetimi kadar; doğru düşünceler de bir kadının hormon dengesini etkiler. Çünkü beynin kimyası ile rahmin ve yumurtalıklarının ritmi birbirine bağlıdır. Kadın sadece bedenini değil, zihnini de temizlediğinde iyileşme başlar.
Ve en önemlisi: Kadınlar birbirine şifa olur. Bir doktorun tavsiyesi, bir annenin sözü, bir dostun tecrübesi bazen ilacın önüne geçer. Kadın sağlığı; laboratuvarda değil, dayanışmada güçlenir.
Unutmayalım… Kadın bedeni bir savaş alanı değil, bir tapınaktır. Onu yargılamak yerine dinlemeyi, değiştirmek yerine anlamayı öğrendiğimizde, gerçek iyileşme o zaman başlar.
???? “Kadınlığın gücü; doğurmakta değil, kendini yeniden var edebilmekte gizli.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doc. Dr. Emine Öztürk
Kadınlığın Sessiz Gücü: Bedenini Tanımanın Şifası
Kadın bedeni, doğanın en eski sırlarından biridir. Her döngü, her değişim, her sancı bir mesaj taşır aslında “-Beni dinle.” der usulca. Ama ne yazık ki, modern hayatın gürültüsünde bu sesi duymak zorlaştı. Kadınlar, kendi bedenlerini değil, takvimlerini, ilaçlarını, estetiklerini dinler oldu. Oysa en iyi doktor, çoğu zaman insanın kendi bedenidir.
Günümüzde kadın hastalıkları, yalnızca fizyolojik değil; duygusal bir denge meselesidir. Polikistik over sendromu, endometriozis, miyom ya da hormonal dengesizlikler… Hepsi bir şekilde içsel sıkışmışlığın bedensel yankılarıdır. Kadın bastırdıkça, bedeni konuşur. Söyleyemediklerini adet düzensizliği söyler; yutkunduklarını tiroid fısıldar; taşıyamadıklarını bel ağrısı anlatır.
Sağlık, sadece bir “tedavi” değil, bir “farkındalık” halidir. Kadınlar, regl dönemlerini utanılacak bir tabu, menopozu bir son, doğurganlığı bir görev gibi görmeyi bırakmadıkça bu farkındalık gecikir. Oysa her aşama, kadının yaşam atlasında birer dönüm noktasıdır.
Doğru beslenme, uyku, stres yönetimi kadar; doğru düşünceler de bir kadının hormon dengesini etkiler. Çünkü beynin kimyası ile rahmin ve yumurtalıklarının ritmi birbirine bağlıdır. Kadın sadece bedenini değil, zihnini de temizlediğinde iyileşme başlar.
Ve en önemlisi: Kadınlar birbirine şifa olur. Bir doktorun tavsiyesi, bir annenin sözü, bir dostun tecrübesi bazen ilacın önüne geçer. Kadın sağlığı; laboratuvarda değil, dayanışmada güçlenir.
Unutmayalım… Kadın bedeni bir savaş alanı değil, bir tapınaktır. Onu yargılamak yerine dinlemeyi, değiştirmek yerine anlamayı öğrendiğimizde, gerçek iyileşme o zaman başlar.
???? “Kadınlığın gücü; doğurmakta değil, kendini yeniden var edebilmekte gizli.”