Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sektörün Kirli Yüzüne Ayna Tutmak

Yazının Giriş Tarihi: 27.08.2025 09:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2025 09:19

Sektörün Kirli Yüzüne Ayna Tutmak

Son günlerde sanat ve eğlence dünyamız, taciz iddialarıyla sarsılıyor. İlk kıvılcım, tanınmış bir fotoğrafçının genç bir kişiye attığı uygunsuz mesajlarla patladı. Ardından dizi ve sinema setlerinde yıllardır kulislerde konuşulan ama yüksek sesle dile getirilmeyen hikâyeler bir bir ortaya döküldü. Genç bir oyuncunun “Büyüğündür, sus” denilerek susturulmaya çalışıldığını anlatması, bu sessizlik kültürünün ne kadar derin ve yıkıcı olduğunu gösterdi.

Üstelik bu yalnızca bireysel iddialarla sınırlı değil. Sosyal medya aracılığıyla sesini yükselten oyuncular, fotoğrafçılar, sanatçılar, hatta öğrenciler bile var. Hepsi aynı şeyi söylüyor: “Artık susmayacağız.” Bu çıkış, sektörde bir dönüm noktasının habercisi olabilir.

Sessizlik Kültürünün Sonu mu?

Bu iddiaların bu kadar güçlü yankı bulmasının sebebi, yıllardır süren suskunluk perdesinin aralanması. “Sustur, geçiştir, sürdür” anlayışı, mağdurları korumak bir yana onları daha da derin bir yalnızlığa itti. Güç dengesizliği, sektörün erkek egemen yapısı ve iş kaybetme korkusu, genç kadınların seslerini çıkarmasını engelledi. Ancak bugün tablo değişiyor.

Sosyal Medya Bir Mahkeme Gibi

Artık ifşalar, sosyal medya üzerinden duyuruluyor. Bu, görünürlük sağlıyor ama aynı zamanda büyük bir risk de taşıyor. Çünkü her iddia, hukuken iftira ya da karalama suçlamalarıyla karşılaşabilir. Yine de insanlar, yargıya güvenemedikleri yerde kendi adaletlerini kamuoyu önünde arıyor.

Görmezden Gelenler de Var

Bir başka acı gerçek ise şu: Tacizlere ses çıkarmayan, hatta çıkar ilişkileri uğruna sessiz kalmayı tercih edenler de sektörde yer alıyor. Bazıları, medya yöneticileri veya güçlü isimlerle yakın ilişkiler kurarak kariyerini korumayı seçiyor. Hukuki açıdan bu tür durumlar doğrudan “suç” tanımına girmese de, etik olarak büyük bir yarayı derinleştiriyor. Bu sessizlik ve görmezden gelme hali, sistemin çarpıklığını besleyen unsurların başında geliyor.

Hukuki Çerçeve ve Eksiklikler

Türk Ceza Kanunu’nda cinsel saldırı ve taciz açıkça suç olarak tanımlanıyor. Ancak soruşturma süreçleri çoğu zaman mağdurların korunmasına yeterince odaklanmıyor. Yapım şirketleri ve ajanslar da genellikle bu tür vakalarda sessiz kalmayı tercih ediyor. İşte bu boşluk, ifşaların tek savunma hattı haline gelmesine neden oluyor.

Sektör Nereye Gidiyor?

Bugün önümüzde iki yol var:
• Eğer yapımcılar, sendikalar ve ajanslar somut adımlar atarsa bu bir dönüşüm süreci olabilir. Setlerde bağımsız ihbar mekanizmaları kurulur, sözleşmelere taciz karşıtı maddeler eklenir, eğitimlerle farkındalık artırılırsa sektör kendini temizleyebilir.
• Aksi halde bu iddialar görmezden gelinirse, sessizlik tekrar dayatılırsa bu sadece bir çürümenin kalıcılaşması anlamına gelir.

Son Söz

Sanatın ve medyanın ışıklı yüzünün ardında, karanlık bir düzeni görmezden gelemeyiz. Bugün konuşanların cesareti, yarının temiz ve güvenli sektörünün yolunu açabilir. Ama bunun için yalnızca mağdurların değil, tüm sektörün ses çıkarması gerekiyor.

Çünkü susmak, artık kimse için bir seçenek değil.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.