11. Yargı Paketi: Güvenlik, Caydırıcılık ve Hak Dengesi Üzerine
Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2025 09:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2025 09:39
Son dönemde kamuoyuna yansıyan 11. Yargı Paketi, ceza adalet sisteminde hem güvenlik kaygılarını artıran suç tiplerine karşı caydırıcılığı yükseltmeyi hem de yargılamaların etkinliğini sağlamayı hedefleyen kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Paket; suç örgütleri, bireysel güvenlik, bilişim suçları, infaz rejimi ve mülkiyet hukukuna kadar uzanan geniş bir alanda değişiklikler öngörmektedir. Ancak her yasal düzenlemede olduğu gibi, bu paketin de hukuk devleti ilkeleri, ölçülülük ve temel haklar bakımından dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Öncelikle, suç örgütleriyle mücadeleye ilişkin düzenlemeler öne çıkmaktadır. Çocukların suçta araç olarak kullanılması hâlinde örgüt yöneticilerine verilen cezaların artırılması ve örgütlü suçlarda üst sınırların yükseltilmesi, uluslararası ceza politikalarıyla uyumlu bir caydırıcılık yaklaşımıdır. Özellikle çocukların korunması yönünden bu düzenleme, Anayasa’nın ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin ruhuyla örtüşmektedir. Ancak uygulamada, “örgüt” tanımının geniş yorumlanması hâlinde masumiyet karinesinin zedelenmemesi için yargısal denetimin titizlikle yapılması şarttır.
Pakette dikkat çeken bir diğer alan, bireysel güvenliği doğrudan ilgilendiren suçlardır. Meskun mahalde silahla ateş etme, yol kesme ve taksirle yaralama gibi fiillerin müstakil suç olarak düzenlenmesi ve cezaların artırılması, toplumsal güvenlik beklentisine verilen bir yanıttır. Bu noktada yasa koyucunun amacı nettir: kamusal alanlarda keyfi ve tehlikeli davranışlara karşı toleransın sıfırlanması. Ancak cezaların artırılması kadar, bu suçların önlenmesine yönelik sosyal ve idari tedbirlerin de eş zamanlı olarak hayata geçirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Bilişim suçları ve finansal sistemle ilgili düzenlemeler, günümüz suç tiplerinin dijitalleşmesine verilen geç kalmış ama gerekli bir yanıt niteliğindedir. Banka hesaplarının biyometrik doğrulama olmaksızın açılamaması, şüpheli işlemlerde hesapların geçici askıya alınabilmesi ve suçtan elde edilen menfaatin iadesine ilişkin hükümler, mağduriyetlerin azaltılması açısından önemlidir. Bununla birlikte, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği bakımından idareye tanınan yetkilerin sınırlarının net çizilmesi, ileride doğabilecek hak ihlallerinin önüne geçecektir.
GSM hatlarına ilişkin düzenlemeler de paketin en tartışmalı başlıklarından biridir. Hat sayısına sınırlama getirilmesi, kullanılmayan hatların kapatılması ve yabancılar için biyometrik doğrulama şartı, suçların önlenmesi açısından makul görünse de, bu uygulamaların keyfi biçimde genişletilmesi hâlinde iletişim özgürlüğüne müdahale riski doğabilir. Burada ölçülülük ilkesi belirleyici olacaktır.
İnfaz rejimine dair yapılan değişiklikler ise kamuoyunda farklı tepkilerle karşılanmaktadır. Belirli suçlar bakımından erken açık cezaevi veya denetimli serbestlik imkânlarının tanınması, cezanın ıslah edici yönünü öne çıkarırken; kapsam dışında bırakılan ağır suçlar bakımından toplum güvenliğinin korunması hedeflenmiştir. Bu ayrım, ceza hukukunun “bireyselleştirme” ilkesine uygun olmakla birlikte, uygulamada eşitlik ilkesinin ihlal edilmemesi için dikkatle izlenmelidir.
Sonuç olarak, 11. Yargı Paketi, suçla mücadelede devletin kararlılığını gösteren, ancak aynı zamanda uygulamada ciddi bir yargısal sorumluluk gerektiren bir düzenleme paketidir. Hukukun temel amacı yalnızca cezalandırmak değil; adaleti tesis etmek, hak ve özgürlükleri korurken toplumsal düzeni sağlamaktır. Bu nedenle asıl sınav, yasanın metninde değil, uygulamasında verilecektir. Yargının bağımsızlığı, savunma hakkının etkin kullanımı ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması şartı ile paket önemli adımların atılması için pozitif sonuçlar doğurabilir .
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av.Kevser Yıldırım
11. Yargı Paketi: Güvenlik, Caydırıcılık ve Hak Dengesi Üzerine
Son dönemde kamuoyuna yansıyan 11. Yargı Paketi, ceza adalet sisteminde hem güvenlik kaygılarını artıran suç tiplerine karşı caydırıcılığı yükseltmeyi hem de yargılamaların etkinliğini sağlamayı hedefleyen kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Paket; suç örgütleri, bireysel güvenlik, bilişim suçları, infaz rejimi ve mülkiyet hukukuna kadar uzanan geniş bir alanda değişiklikler öngörmektedir. Ancak her yasal düzenlemede olduğu gibi, bu paketin de hukuk devleti ilkeleri, ölçülülük ve temel haklar bakımından dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Öncelikle, suç örgütleriyle mücadeleye ilişkin düzenlemeler öne çıkmaktadır. Çocukların suçta araç olarak kullanılması hâlinde örgüt yöneticilerine verilen cezaların artırılması ve örgütlü suçlarda üst sınırların yükseltilmesi, uluslararası ceza politikalarıyla uyumlu bir caydırıcılık yaklaşımıdır. Özellikle çocukların korunması yönünden bu düzenleme, Anayasa’nın ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin ruhuyla örtüşmektedir. Ancak uygulamada, “örgüt” tanımının geniş yorumlanması hâlinde masumiyet karinesinin zedelenmemesi için yargısal denetimin titizlikle yapılması şarttır.
Pakette dikkat çeken bir diğer alan, bireysel güvenliği doğrudan ilgilendiren suçlardır. Meskun mahalde silahla ateş etme, yol kesme ve taksirle yaralama gibi fiillerin müstakil suç olarak düzenlenmesi ve cezaların artırılması, toplumsal güvenlik beklentisine verilen bir yanıttır. Bu noktada yasa koyucunun amacı nettir: kamusal alanlarda keyfi ve tehlikeli davranışlara karşı toleransın sıfırlanması. Ancak cezaların artırılması kadar, bu suçların önlenmesine yönelik sosyal ve idari tedbirlerin de eş zamanlı olarak hayata geçirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Bilişim suçları ve finansal sistemle ilgili düzenlemeler, günümüz suç tiplerinin dijitalleşmesine verilen geç kalmış ama gerekli bir yanıt niteliğindedir. Banka hesaplarının biyometrik doğrulama olmaksızın açılamaması, şüpheli işlemlerde hesapların geçici askıya alınabilmesi ve suçtan elde edilen menfaatin iadesine ilişkin hükümler, mağduriyetlerin azaltılması açısından önemlidir. Bununla birlikte, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği bakımından idareye tanınan yetkilerin sınırlarının net çizilmesi, ileride doğabilecek hak ihlallerinin önüne geçecektir.
GSM hatlarına ilişkin düzenlemeler de paketin en tartışmalı başlıklarından biridir. Hat sayısına sınırlama getirilmesi, kullanılmayan hatların kapatılması ve yabancılar için biyometrik doğrulama şartı, suçların önlenmesi açısından makul görünse de, bu uygulamaların keyfi biçimde genişletilmesi hâlinde iletişim özgürlüğüne müdahale riski doğabilir. Burada ölçülülük ilkesi belirleyici olacaktır.
İnfaz rejimine dair yapılan değişiklikler ise kamuoyunda farklı tepkilerle karşılanmaktadır. Belirli suçlar bakımından erken açık cezaevi veya denetimli serbestlik imkânlarının tanınması, cezanın ıslah edici yönünü öne çıkarırken; kapsam dışında bırakılan ağır suçlar bakımından toplum güvenliğinin korunması hedeflenmiştir. Bu ayrım, ceza hukukunun “bireyselleştirme” ilkesine uygun olmakla birlikte, uygulamada eşitlik ilkesinin ihlal edilmemesi için dikkatle izlenmelidir.
Sonuç olarak, 11. Yargı Paketi, suçla mücadelede devletin kararlılığını gösteren, ancak aynı zamanda uygulamada ciddi bir yargısal sorumluluk gerektiren bir düzenleme paketidir. Hukukun temel amacı yalnızca cezalandırmak değil; adaleti tesis etmek, hak ve özgürlükleri korurken toplumsal düzeni sağlamaktır. Bu nedenle asıl sınav, yasanın metninde değil, uygulamasında verilecektir. Yargının bağımsızlığı, savunma hakkının etkin kullanımı ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması şartı ile paket önemli adımların atılması için pozitif sonuçlar doğurabilir .