Habertürk ve Doğa Okulları grubuna yönelik operasyon, Türkiye’de bir kez daha mülkiyet hakkını tartışmaya açtı. İktisadi hayatın temelini oluşturan bu hak, Anayasa tarafından güvence altına alınmış olsa da, uygulamada çeşitli kararlarla sık sık sınanıyor.
Anayasa m. 35 şu hükmü içerir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması, toplum yararına aykırı olamaz.”
Bu hüküm açıkça ortaya koyuyor ki mülkiyet hakkı sınırsız değildir. Ancak sınırlanması da rastgele veya keyfi olamaz. Devlet, yalnızca kamu yararı amacıyla ve kanunla bu hakkı sınırlandırabilir. Burada üç temel ilke ön plana çıkar: kanunilik, kamu yararı ve ölçülülük.
Mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamaların mutlaka yargı denetimine tabi olması gerekir. Bu hakka yönelik her sınırlama, ancak somut gerekçeler ve denetlenebilir kararlarla meşru kabul edilebilir. Aksi halde hem mülkiyet hakkı hem de hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş olur.
Bugün geldiğimiz noktada mülkiyet hakkının korunması yalnızca bir şirketin meselesi değildir. Yatırımcı güveni, ekonomik istikrar ve toplumsal adalet duygusu bu hakkın güvencesine bağlıdır. Hukuk devleti, en sert sınırlamaları bile adalet duygusunu zedelemeden uygulayabildiği ölçüde güçlüdür.
Unutulmamalıdır ki; mülkiyet hakkının sınırlandırılması ancak kamu yararına, kanunla ve ölçülülük ilkesine uygun şekilde mümkündür. Hukukun üstünlüğü ise hem vatandaşın hem de yatırımcının en büyük teminatıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Feyza Kayadibi
Mülkiyet Hakkı nedir ?
Habertürk ve Doğa Okulları grubuna yönelik operasyon, Türkiye’de bir kez daha mülkiyet hakkını tartışmaya açtı. İktisadi hayatın temelini oluşturan bu hak, Anayasa tarafından güvence altına alınmış olsa da, uygulamada çeşitli kararlarla sık sık sınanıyor.
Anayasa m. 35 şu hükmü içerir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması, toplum yararına aykırı olamaz.”
Bu hüküm açıkça ortaya koyuyor ki mülkiyet hakkı sınırsız değildir. Ancak sınırlanması da rastgele veya keyfi olamaz. Devlet, yalnızca kamu yararı amacıyla ve kanunla bu hakkı sınırlandırabilir. Burada üç temel ilke ön plana çıkar: kanunilik, kamu yararı ve ölçülülük.
Mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamaların mutlaka yargı denetimine tabi olması gerekir. Bu hakka yönelik her sınırlama, ancak somut gerekçeler ve denetlenebilir kararlarla meşru kabul edilebilir. Aksi halde hem mülkiyet hakkı hem de hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş olur.
Bugün geldiğimiz noktada mülkiyet hakkının korunması yalnızca bir şirketin meselesi değildir. Yatırımcı güveni, ekonomik istikrar ve toplumsal adalet duygusu bu hakkın güvencesine bağlıdır. Hukuk devleti, en sert sınırlamaları bile adalet duygusunu zedelemeden uygulayabildiği ölçüde güçlüdür.
Unutulmamalıdır ki; mülkiyet hakkının sınırlandırılması ancak kamu yararına, kanunla ve ölçülülük ilkesine uygun şekilde mümkündür. Hukukun üstünlüğü ise hem vatandaşın hem de yatırımcının en büyük teminatıdır.