Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kadın Cinayetleri: Hukukun Susmaması Gereken Yeri

Yazının Giriş Tarihi: 16.07.2025 17:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.07.2025 17:38

Ülkemizin en derin yaralarından biri, her geçen gün karşımıza çıkan kadın cinayetleri. Son açıklanan verilere göre yalnızca 2024 yılında en az 394 kadın öldürüldü, 259 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu sayılar, kuru bir istatistiğin ötesinde, toplumun vicdanına işlenmiş kara bir lekedir.

Her kadın cinayeti, sadece bir ailenin dramı değildir; aynı zamanda devletin koruma yükümlülüklerini sorguladığımız, hukuk sistemimizin etkinliğini tartıştığımız bir vakadır. Çünkü hukuk, yalnızca yazılı metinlerde var olmak için değil; yaşatmak için vardır. Kadının yaşam hakkı, en temel ve dokunulmaz haktır. Buna rağmen, çoğu dosyada aynı acı tabloyu görüyoruz: Defalarca yapılmış başvurular, alınmamış tedbir kararları, uygulanmayan uzaklaştırmalar ve nihayetinde önlenebilir bir ölüm.

Bir hukukçu olarak bu tabloya baktığımda görüyorum ki; kadın cinayetleri münferit olaylar değil, sistematik bir ihmal zincirinin sonucudur. İhmalin olduğu yerde hukuk, güçlü ve hızlı bir şekilde devreye girmediği sürece adalet sağlanamaz. Her eksik işlem, her uygulanmayan koruma, bir sonraki cinayetin zeminini hazırlar.

Toplumsal duyarlılığın artması, sadece sosyal medyadaki paylaşımlarla değil; hukuki mekanizmaların doğru ve zamanında işletilmesiyle anlam bulur. Kolluk kuvvetlerinin, savcılıkların ve yargının kadını koruyan yaklaşımı, her bir kararında hissedilmelidir. Cezasızlık algısı kırılmadıkça, kadınların yaşam hakkı üzerindeki tehdit sona ermeyecektir.

Benim için her kadın cinayeti, bir dava dosyasından çok daha fazlasıdır. O dosya, bir hukukçu olarak vicdanıma sorulan bir sorudur: “Bu ölümler önlenebilir miydi?”
Cevap, ne yazık ki, çoğu kez “Evet”tir. İşte bu nedenle bizler, kadın haklarını savunanlar, yalnızca salonda değil, her alanda sesimizi yükseltmek zorundayız.

Kadınların yaşaması, sadece bir temenni değil; devletin, toplumun ve biz hukukçuların yerine getirmesi gereken somut bir yükümlülüktür. Ve bu yükümlülüğü yerine getirmediğimiz her gün, adaletin sesi bir kez daha susmuş demektir

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.