Günümüzde dijital alanlar yalnızca iletişim ya da tanıtım platformları olmaktan çıktı; artık kişisel itibarı, ticari değeri ve hatta hukuki güvenliği belirleyen başlıca mecralardan biri hâline geldi. Bu dönüşümün en dikkat çekici örneklerinden biri ise alan adı üzerinden yürütülen etik dışı ticari faaliyetlerdir.

Özellikle kamuoyunun yakından tanıdığı sanatçılar, sporcular ve iş insanlarının isimlerinin, onların haberi dahi olmadan alan adı olarak tescil edilip yüksek meblağlarla satışa çıkarılması, giderek yaygınlaşan bir problem hâline geliyor. Ne yazık ki bu durum, yalnızca bir internet manipülasyonu değil; açıkça kişilik hakkı ihlalidir.

İsim, Artık Sadece İsim Değil: Bir Marka Değeridir

Bir kişinin adı ve soyadı, özellikle kamuya mal olmuşsa, artık yalnızca kimlik bilgisi değil; ekonomik değeri olan bir marka unsurudur. Bu dijital kimliğin kötü niyetli kişilerce tescil edilmesi hem etik dışıdır hem de ciddi hukuki yaptırımları beraberinde getirir.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu bu noktada açık hükümler içerir. Tanınmış kişilerin adları, marka olarak tescil edilerek yalnızca alan adlarında değil; sosyal medya kullanıcı adlarında, ürün adlandırmalarında ve dijital içeriklerde de geniş çaplı bir koruma sağlanabilir. Bu da kötü niyetli girişimlere karşı güçlü bir kalkan niteliği taşır.

Telif Hakkı ve Tazminat Süreçleri Göz Ardı Edilmemeli

Alan adı dolandırıcılığı yalnızca ticari bir mesele değildir. Aynı zamanda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında telif hakkı ihlallerine de zemin hazırlar. Bir ismin izinsiz kullanımı, hem maddi hem de manevi hak ihlallerini gündeme getirir. Bu gibi durumlarda mağdur kişiler, tazminat davası veya uluslararası tahkim mekanizmalarına başvurarak haklarını aramak zorunda kalmaktadır.

Geçmişteki Örnekler Geleceğe Ders Olmalı

Bugüne kadar www.tarkan.com.tr, www.demetakalin.com gibi örnekler kamuoyunda geniş yankı buldu. Ortak nokta ise aynı: zamanında yapılmayan marka tescili, kişileri hem maddi hem de itibari kayıplara uğratıyor.

İtibarınızı Tescilleyin: Lüks Değil, Zorunluluk

Dijital dünyada itibar, bireyin en savunmasız ama aynı zamanda en değerli varlığıdır. Bu yüzden her tanınmış kişinin, ismini ve dijital varlıklarını vakit kaybetmeden yasal güvence altına alması gerekir.

Bugün geldiğimiz noktada isim hakkını korumak, yalnızca prestij değil; aynı zamanda hukuki bir gerekliliktir. Bu sürecin doğru yönetilmesi ise ancak uzman hukukçularla mümkündür.

Çünkü dijital çağda itibar, parayla değil; doğru strateji ve yasal refleksle korunur.