Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ateşin Gölgesinde Hukuk: Orman Yangınlarında Gerçek Hesaplaşma Zamanı

Yazının Giriş Tarihi: 06.07.2025 23:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.07.2025 23:43

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Türkiye’nin birçok noktasında tekrarlanan bir trajediyle karşı karşıyayız: Orman yangınları. Her yıl binlerce hektar alan, milyonlarca canlının yaşam alanı ve insan eliyle kurulan ekolojik denge, birkaç gün içinde alevlere teslim oluyor. Ne yazık ki bu yangınlar yalnızca doğayı değil, aynı zamanda hukuku da yakıyor.

Bu yangınlar münferit bir doğa olayı olmaktan çıktı; artık sistematik bir ihmal zincirinin sonucu olarak karşımızda duruyor. Sadece sorumsuzca atılan bir izmarit, dikkatsiz bir piknik ateşi değil; yıllardır denetlenmeyen enerji nakil hatları, temizlenmeyen kurumuş otlar, bakım yapılmayan altyapılar ve görevini yeterince yerine getirmeyen kamu kurumları bu zincirin halkalarını oluşturuyor.

Sorumluluk Bireylerin Ötesinde

Yangınların çıkış nedenlerine dair yapılan teknik değerlendirmeler, sorumluluğun çoğu zaman yalnızca bireylerde olmadığını gösteriyor. İhmalkâr kamu görevlileri, görevini yerine getirmeyen denetim mekanizmaları ve kâr odaklı özel sektör uygulamaları da doğrudan veya dolaylı olarak bu felaketlerin sebebi olabiliyor.

Görmezden gelinen her uyarı, ihmal edilen her denetim, aslında toprağın altında sessizce bir suçun mayalanması demek.

Hukuki Süreç Göstermelik Olmamalı

Her yaz yaşanan bu felaketler, sadece doğanın değil, toplum vicdanının da tahribine neden oluyor. Her yangın sonrası yapılan “soruşturma başlatıldı” açıklamaları, şeffaf olmayan süreçler ve gerçek sorumluların hukuk önünde hesap vermemesi, vatandaşların adalete olan güvenini zedeliyor.

Oysa elimizde güçlü bir hukuki altyapı var. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan 170. ve 171. maddeler uyarınca, kasten veya taksirle yangına sebebiyet verenler ağır cezalara çarptırılabilir. Ayrıca çevrenin kasten ya da taksirle kirletilmesine dair hükümler de, yangınlara yol açan ihmallerin cezalandırılmasına imkân tanımaktadır.

Bununla birlikte, yangınlar sonucu zarar gören vatandaşların mülkiyet hakkı, yaşam hakkı ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı doğrudan ihlal edilmektedir. Türk Borçlar Kanunu ve Anayasa’nın ilgili maddeleri uyarınca, zarar gören kişiler idareye ve sorumlu şirketlere karşı tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Tazminat ve Ceza Mekanizmaları Birlikte İşletilmeli

İhmalkâr uygulamalar yalnızca kamu zararı doğurmaz, aynı zamanda bireysel hak ihlallerine de yol açar. Bu nedenle yalnızca ceza soruşturmalarıyla yetinilmemeli; zarar gören bireylerin uğradıkları zarar da maddi anlamda tazmin edilmelidir. Hukuk, sadece cezalandırma değil, aynı zamanda telafi mekanizmasıdır.

Sonuç Yerine: Hukuk Doğayı da Korumalıdır

Ormanlar yalnızca ağaçlardan ibaret değildir. Onlar; yaşamın, ekolojik dengenin, hatta çocuklarımızın geleceğinin taşıyıcısıdır. Bu nedenle orman yangınlarıyla mücadele yalnızca yangın söndürme araçlarıyla değil, aynı zamanda etkin ve kararlı bir hukuk uygulamasıyla yürütülmelidir.

Sorumluların cezasız kalmadığı, zararın giderildiği, kamu vicdanının tatmin edildiği bir süreç artık bir temenni değil, zaruriyettir.

Çünkü her yanan orman sadece bir doğa parçası değil; adalet duygusunun, sorumluluk bilincinin ve hukukun sınandığı bir alandır. yetinilmemesi gerektiğini söyledi.
“Bu yangınlar sadece ormanları değil, geleceğimizi yok ediyor. Bu kadar açık ihmalkârlığın ardından gelen yapılan açıklamalar ve Türkiye’nin her yaz kanayan yarası olan hususlar genel geçer açıklama ve soruşturmanın şeffaf olmaması toplum vicdanını tatmin etmiyor. Gerçek sorumlular hukuk önünde hesap vermeli,” dedi.

Kayadibi, mevcut yasal düzenlemeler kapsamında hem ceza hukuku hem de özel hukuk yönünden ciddi yaptırımların uygulanabileceğini hatırlattı. Bu kapsamda, yangına sebebiyet veren kişi ve kurumlara yönelik cezai yaptırımların yanı sıra, zarar gören vatandaşların idareye veya özel şirketlere karşı tazminat davası açma haklarının bulunduğunu ifade etti.

Tazminat ve Ceza Hukuku Birlikte İşletilmeli

Avukat Kayadibi, mevcut mevzuatın açık olduğunu ve çevrenin korunmasına yönelik yükümlülüklerin hem kamu hem özel kesim için bağlayıcı olduğunu hatırlattı. Türk Ceza Kanunu,, Türk Borçlar Kanunu ve Anayasa’daki ilgili hükümler çerçevesinde, sorumluların hem cezai hem maddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğini belirtti.

“İhmalkâr uygulamalar yalnızca kamu zararı doğurmaz, aynı zamanda bireysel hak ihlallerine de yol açar. Bu nedenle sadece soruşturmalar değil, tazminat süreçleri de eş zamanlı olarak işletilmelidir,” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.