Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türkiye

Breaking News - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Acıbadem, AFCON 2025’in Sağlık Tedarikçisi Oldu Haber

Acıbadem, AFCON 2025’in Sağlık Tedarikçisi Oldu

Acıbadem Sağlık Grubu, Afrika futbolunun en prestijli organizasyonu olan 2025 Afrika Uluslar Kupası’nın (AFCON 2025) resmî sağlık tedarikçisi oldu. Bu anlaşma ile Acıbadem, sporcu sağlığı alanındaki uzmanlığını bu kez de Afrika’yla tanıştırıyor. Afrika futbolunun vitrini Fas’ta kuruluyor 35. kez düzenlenen ve Afrika kıtasının futbol vitrini olarak kabul edilen AFCON 2025, 21 Aralık 2025-18 Ocak 2026 tarihlerinde gerçekleşiyor. Afrika Kupası’na bu yıl Fas ev sahipliği yapıyor. Turnuvada 24 Afrika millî takımı şampiyonluk mücadelesi veriyor. Fas’ın 6 farklı şehrinde yer alan 9 statta devam eden karşılaşmalar, turnuva boyunca milyonlarca futbolsever tarafından yakından takip ediliyor.Organizasyon, sportif rekabetin yanı sıra küresel ölçekte yarattığı etkiyle de öne çıkıyor. Sporcu sağlığı uluslararası standartlarda desteklenecek Sporcu sağlığı alanında özellikli sağlık hizmetleriyle ön plana çıkan ve Türkiye’nin ilk ve tek FIFA akreditasyona sahipSporcu Sağlığı Merkezi’ni bünyesinde barındıran Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025’in sağlık tedarikçisi olarak bu hizmetlerini Afrika’yla da tanıştırıyor. CAF Genel Sekreteri Veron Mosengo Omba ile Acıbadem Sağlık Grubu Spor Sponsorlukları Koordinatörü Doç. Dr. Çağrı İlk arasında Fas`ın Rabat şehrinde imzalanan anlaşma kapsamında; Acıbadem, turnuva süresince sakatlanan ve tedavilerini Türkiye’de sürdürmek isteyen futbolcuların sağlık hizmetlerini de üstleniyor. Sporcular, Acıbadem’in ileri tıbbi altyapısı ve uluslararası standartlardaki sağlık hizmetlerinden faydalanma imkânı bulacak. Spor organizasyonlarının güçlü sağlık partneri Uluslararası spor organizasyonlarında üstlendiği rollerle dikkat çeken Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025 sağlık hizmetleri tedarikçisi olarak sporcu sağlığı alanındaki uzmanlığını bir kez daha küresel vitrine taşımayı ve Afrika futbolunun gelişimine katkı sunmayı hedefliyor.

“Alkışın Peşinde Bir Lider: Ebru Akyüz’ün 17 Yaşında Başlayan Başarı Yolculuğu” Haber

“Alkışın Peşinde Bir Lider: Ebru Akyüz’ün 17 Yaşında Başlayan Başarı Yolculuğu”

Ebru Akyüz’ün hikâyesi, “başarı” kavramını yalnızca unvanlarla değil; mücadele, karakter ve istikrarla tarif eden nadir yolculuklardan biri. 17 yaşında havalimanında başlayan çalışma hayatı, yıllar içinde uluslararası şirketlerde yöneticiliğe; oradan da Türkiye’de binlerce çalışanı olan bir yapının kuruculuğuna uzanıyor. AllService’in CEO’su olarak tesis yönetimi gibi çoğu zaman görünmeyen ama kurumların omurgasını oluşturan bir alanda sürdürülebilir bir sistem kuran Akyüz, disiplinli yönetim anlayışı, kadın istihdamına verdiği önem ve “alkışın” yani takdirin peşinden giden motivasyonuyla dikkat çekiyor. Derya Özgören’in sorularıyla şekillenen bu röportaj; çocukluk yıllarından kariyer kırılma noktalarına, kadın dayanışmasından kuşaklar arası çalışma kültürüne, modadan hayata bakışına kadar uzanan samimi ve ilham verici bir anlatıyı okura taşıyor. Örnek Alınması Gereken Bir Başarı Öyküsü Derya Özgören soruyor, Ebru Akyüz yanıtlıyor Türkiye’de tesis yönetimi denildiğinde akla gelen güçlü kadın figürlerinden biri Ebru Akyüz. AllService’in kurucusu ve CEO’su olan Akyüz, 17 yaşında başladığı iş hayatında bugün binlerce çalışanın sorumluluğunu taşıyan, disiplinli, vizyoner ve ilham veren bir lider. Bu röportajda; çocukluk yıllarından kariyer yolculuğuna, kadın istihdamından Z ve Alfa kuşaklarına, modadan hayata bakışına kadar pek çok başlığı tüm samimiyetiyle konuştuk. Derya Özgören: Ebru Hanım, AllService’in arkasındaki başarılı iş insanı olarak sizi yakından inceledim. Gerçekten örnek alınması gereken bir kariyeriniz var. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Ebru Akyüz: Ankara doğumluyum ama Ankara’da büyümedim. Antalya’da büyüdüm. Babam göçmendi, önce Ankara’ya yerleşmiştik. 1986–87 yılları gibi Antalya’ya taşındık; orada bir otel açtık. Tüm öğrenim hayatım Antalya’da geçti. 17 yaşında çalışmaya başladım. Babam ciddi bir talihsizlik yaşadı ve battı. O noktada alıştığımız hayat bir anda altüst oldu. Erken sorumluluk almak zorunda kaldık; ben de abim de. Açıkçası aile şirketinde çalışabilecek bir karakterim yoktu. Düzen devam etseydi bile orada duramazdım. Üniversite sınavına girdiğim yıl aynı zamanda havalimanında çalışmaya başladım. Hayalim hostes olmaktı; dünyayı gezmek istiyordum. Ama havalimanı emniyet müdürü aile dostumuzdu, kesinlikle izin vermedi. “Seni Free Shop’a sokarım” dedi. Başta istemedim ama sonra çok sevdim. Orada sıfırdan başladım. Kasadan sigaraya, oradan parfüm bölümüne geçtim. Parfüm bölümü en kritik noktadır; hem prestij hem prim açısından. PVA adlı global bir şirket ilk kez Türk Hava Limanları için müdür seçeceğini duyurdu. Genel müdürüm mutlaka sınava girmemi istedi. 17 yaşındaydım. Kazanacağıma inanıyordum. Üniversite sınavını bir buçuk puanla kaçırdım ama PVA sınavını kazandım. 17 yaşında 1000 mark maaş aldım. O an dedim ki: “Ben bu işin en tepesine çıkacağım.”Sonra yabancı firmalara geçtim. Gate Gourmet USAŞ’ta çalıştım. Terfi için lisans gerekiyordu; açık öğretimden üniversite bitirdim. Uçak içi catering ve havalimanı restoranlarının koordinatörlüğünü yaptım. 2009’da Sabiha Gökçen Havalimanı yenilenirken İstanbul’a geldim. Ardından Limak ve Orion’un Kosova Havalimanı projesinde genel müdürlük teklif edildi. Derya Özgören: Bu kaç yaşında oldu? Ebru Akyüz: Yaklaşık 29 yaşındaydım. Çok hırslıyım işimde. Bir işi yapıyorsam en iyisini yapmalıyım. Para benim için başarının ölçüsü değil. Ben alkıştan, takdir edilmekten besleniyorum. “Bak Ebru bunu başardı” denmesi beni kamçılar. Sonra büyük bir tesis yönetim firmasına genel müdür oldum. 30 bin çalışanı olan bir yapıydı. Oradan ayrıldığımda dedim ki: “17 yaşımdan beri çalışıyorum, networküm var, artık kendi şirketimi almalıyım.” AllService Almanya’da kurulmuştu, Türkiye yapılanması zayıftı. Şirketi aldım, büyüttüm. Bu yıl Türkiye’deki 10. yılımız. Medical Park ile 10 yıldır çalışıyoruz. Temizlikle başladığımız işlerde teknik, lojistik, tedarik derken organik olarak büyüdük. Biz müşterilerimize şunu söylüyoruz: “Siz kendi asli işinize odaklanın, geri kalan her şeyi bize bırakın.” Temizlik, teknik, ilaçlama, catering, bahçe bakımı… Bunlar entegre düşünülmesi gereken işler. Yanlış kimyasal, yanlış uygulama milyonluk yatırımları mahvedebilir. Üç bine yakın çalışanımız var. Fabrikalar, hastaneler, zincir restoranlar, spor salonları… İnsanla çalışmak zor ama doğru eğitim ve denetimle sürdürülebilirlik sağlanıyor. (Röportaja Gülay Kamaz dahil oluyor) Gülay Kamaz: Ebru’yu sadece yatırım yapmış biri gibi görmemek gerekir. İşin mutfağından gelmiş, çekirdeğinden yetişmiş biri. Çok titiz, çok dürüst. 10 yıldır aynı müşterilerle çalışmasının nedeni bu güven. Para odaklı değil; bu yüzden şirketi bu noktaya geldi. Ebru Akyüz: Evet, hassas bir yapım var. Yorulduğum zamanlar oldu. Bir kızım var ama işlere çok hevesli değil. Kadın dayanışması benim için çok önemli. Gülay beni yıllardır dengeliyor. Ben vermeye odaklıyım, almaya değil. Derya Özgören: Bu duruş biraz aileden mi geliyor? Ebru Akyüz: Kesinlikle. Rol modelim annemdi. İlkokul mezunu ama müthiş bir vizyonu vardı. Evimizin salonunu yarı showroom yapmıştı yıllar önce. Bugün herkes buna “konsept” diyor. Ben TAMEV’de burslu öğrencilerle çalışıyorum. İmkânsızlık içindeki o gençlerden inanılmaz enerji alıyorum. “Doğduğun kaderindir” diye bir şey yok. İnsan kaderini yönlendirir. Instagram’da gördüğümüz pırıltılı hayatların çoğu gerçek değil. Ben hiçbir zaman maddi bir gerekçeyle bir erkeğe ihtiyaç duymadım. Duygu varsa var, yoksa yok. Derya Özgören: Kadınların arkasında duran bir “dev kadın” diyebilir miyiz size? Ebru Akyüz: Elimden geldiğince evet. Çalışanlarımızın %70’i kadın. Çünkü toplum kadından başlar. Kadını güçlendirmeden toplumu düzeltemezsiniz. Z kuşağını eleştiriyoruz ama onları biz yetiştirdik. Empati yapınca güçlü yanlarını görüyorsunuz. Verimlilik saatle değil sonuçla ölçülmeli. Derya Özgören: Biraz da modadan konuşalım… Ebru Akyüz: Modayı takip ederim ama körü körüne değil. Kendime göre bir stilim var. İş kadınıyım; ortama göre giyinirim. Casual tarzı seviyorum. Şık olmak özsaygıyla ilgilidir. Türk modacılarını ve tekstilini çok başarılı buluyorum. Siren gömlekleri, Melda Aksu pantolonları vazgeçilmezim. Renkten çok siyah, beyaz ve maviyi tercih ederim. Moda bana göre, insanın kendine yakıştırdığıdır. Aynada kendimi iyi hissetmediğim hiçbir şeyi giymem. Derya Özgören: Hayatta akıl aldığınız biri oldu mu? Ebru Akyüz: İlk genel müdürüm büyük şanstı. O sınava girmesem bugün burada olmazdım. Onun dışında en büyük desteği Allah’tan aldım. Ticaret zor. Hele Türkiye’de ayakta kalmak ciddi cesaret istiyor. Derya Özgören: Gençlere ne tavsiye edersiniz? Ebru Akyüz: Hedefleri olsun. Sevdikleri işi yapsınlar. Üretsinler. Üretmeyen insana tahammülüm yok. Zekâ var ama tembellik de var. Telefon, oyun bağımlılığı ciddi sorun. Ama şuna inanıyorum: Çabalayan kazanır. Derya Özgören’le Derya’ca Moda Bu röportaj, ilham veren bir kadın liderin hayatından satır başları sunuyor.

TURKCHEM EURASIA 2026 İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI Haber

TURKCHEM EURASIA 2026 İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

Kimya sektörünün bölgesel ve küresel buluşma noktası TURKCHEM Eurasia, Artkim Fuarcılık organizasyonuyla 25–27 Kasım 2026 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi (IFM)’de sektör profesyonellerini bir araya getirmeye hazırlanıyor. Bu yıl 11. kez düzenlenecek olan TURKCHEM; Türkiye başta olmak üzere MENA Bölgesi, Avrupa ve Asya’dan katılımcı ve ziyaretçileri aynı platformda buluşturacak. Fuar; özel kimyasallar, genel kimyasallar, petrokimya, laboratuvar ve üretim teknolojileri alanlarında geniş bir kapsama sahip olacak. TURKCHEM Eurasia 2026’nın resmi lansmanı, 22 Aralık’ta İstanbul’da Artkim Fuarcılık ev sahipliğinde düzenlenecek özel bir davetle gerçekleştirilecek. Uluslararası katılım gücü ve sektörel odağıyla TURKCHEM, kimya endüstrisinin küresel ölçekteki önemli buluşmalarından biri olmayı sürdürüyor. COUNTDOWN CONTINUES FOR TURKCHEM EURASIA 2026 The regional and global meeting point of the chemical industry, TURKCHEM Eurasia, organized by Artkim Fuarcılık, is preparing to bring industry professionals together on 25–27 November 2026 at Istanbul Expo Center (IFM). To be held for the 11th time, TURKCHEM will welcome participants from Türkiye, the MENA region, Europe, and Asia, covering a wide spectrum including specialty chemicals, general chemicals, petrochemicals, laboratory, and production technologies. The official launch of TURKCHEM Eurasia 2026 will be held on 22 December in Istanbul, hosted by Artkim Fuarcılık with an invitation-only event. With its strong international participation and focused industry scope, TURKCHEM continues to stand out as a leading global meeting point of the chemical industry.

Bilim Temelli Büyüme Modeli: Clasy Care Global Pazarda A-Class Standartlarıyla Yükseliyor Haber

Bilim Temelli Büyüme Modeli: Clasy Care Global Pazarda A-Class Standartlarıyla Yükseliyor

Kişisel bakım sektörü, son yıllarda yalnızca estetik kaygılarla değil; bilim, sürdürülebilirlik ve bilinçli tüketim ekseninde yeniden şekilleniyor. Bu dönüşümün dikkat çeken markalarından biri olan Clasy Care, kısa sürede oluşturduğu güçlü marka algısı ve uluslararası büyüme stratejisiyle ekonomi çevrelerinin radarına girdi. Clasy Care CEO’su Özcan Aydın, markanın doğuş hikâyesinden global hedeflerine kadar uzanan yolculuğu değerlendirdi. Özcan Aydın’a göre Clasy Care’in çıkış noktası, kişisel bakımın yüzeysel bir güzellik anlayışından ibaret olmadığı fikrine dayanıyor. Marka, “iyi hissetmek” ile “bilinçli bakım” arasındaki bağı merkeze alarak; bilimi, şeffaflığı ve erişilebilir kaliteyi temel alan bir vizyonla doğdu. Bugün ulaşılan nokta ise bu vizyonun istikrarlı biçimde hayata geçirilmiş bir sonucu olarak tanımlanıyor. Yoğun rekabetin yaşandığı kişisel bakım pazarında Clasy Care’i farklılaştıran en önemli unsurun net bir duruş olduğuna dikkat çeken Aydın, markanın abartılı vaatler yerine kanıtlanabilir faydalara odaklandığını vurguluyor. Trendleri kısa vadeli bir pazarlama aracı olarak görmek yerine, doğruluğu ve kalıcılığı esas alan bir üretim anlayışı benimsediklerini belirten Aydın, “Bizim için farklılaşma daha çok konuşmak değil, daha doğru üretmek” ifadelerini kullanıyor. Clasy Care’in kendisini “A-class” bir marka olarak konumlandırmasının arkasında ise sürecin her aşamasında uygulanan yüksek standartlar yer alıyor. Formülasyondan hammadde seçimine, ambalajdan regülasyon uyumuna kadar tüm aşamalarda “en iyisi mi?” sorusunun sorulduğunu belirten Aydın, kalite anlayışlarının yalnızca ürün sonucuyla sınırlı olmadığını, sürecin tamamına yayıldığını ifade ediyor. Bilim, teknoloji ve inovasyon markanın ürün geliştirme stratejisinin temelini oluşturuyor. Clasy Care, ürünlerini geliştirirken akademik literatür, etkin içerik kombinasyonları ve cilt biyolojisini rehber alıyor. Dijitalleşmeyi ise bir gösteri unsuru olarak değil, tüketiciyle bilgi temelli bir bağ kurmanın aracı olarak konumlandırıyor. Marka, dijital kanallar üzerinden ürünlerin arkasındaki bilimsel yaklaşımı daha şeffaf şekilde tüketiciyle buluşturmayı hedefliyor. Etik üretim ve sürdürülebilirlik konusu Clasy Care için bir tercih değil, kurumsal bir sorumluluk alanı olarak ele alınıyor. Güvenilir tedarik zinciri, regülasyonlara tam uyum, gereksiz içeriklerden kaçınma ve uzun ömürlü ambalaj çözümleri bu yaklaşımın temel unsurları arasında yer alıyor. Doğaya ve insana saygı, markanın değişmeyen değerleri arasında bulunuyor. Bilinçli tüketici kitlesine hitap etmenin temel yolunun şeffaflıktan geçtiğini vurgulayan Özcan Aydın, içerik listelerinin açık şekilde paylaşılmasına, gerçekten işe yarayan aktif bileşenlere ve sade formülasyonlara önem verdiklerini belirtiyor. Clasy Care, tüketiciyi ikna edilmesi gereken bir hedef kitle olarak değil, bilgilendirilmesi gereken bir yol arkadaşı olarak görüyor. Büyüme stratejilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aydın, 2025 ve sonrasında Clasy Care’i en az üç kıtada referans gösterilen bir bakım markası haline getirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Ürün gamını genişletirken dağıtım kanallarında kontrollü ve sürdürülebilir bir büyüme modeli benimsediklerini ifade ediyor. Uluslararası pazarlarda aktif olarak yer aldıklarını belirten Aydın, Clasy Care’in bugün Türkiye’nin yanı sıra ABD, Almanya ve Suudi Arabistan’da resmi depo ve dağıtım ağlarına sahip olduğunu aktarıyor. Markanın global pazardaki konumlandırması ise “bilim temelli, güvenilir ve ulaşılabilir premium” yaklaşımı üzerine kurulu. Aydın, her pazara aynı dili değil, aynı kalite standardını götürmeyi hedeflediklerini vurguluyor. Müşteri memnuniyeti ve güven kavramının Clasy Care için stratejik bir değer olduğunu dile getiren Özcan Aydın, güvenin bir kez kazanılıp bırakılacak bir unsur olmadığını, sürekli korunması gereken bir ilişki olduğunu ifade ediyor. Satış sonrası sürecin de bu ilişkinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Aydın, tutarlı kalite ve şeffaf iletişimi merkeze alan bir sistemle ilerlediklerini söylüyor. Clasy Care’i tek bir cümleyle özetleyen Özcan Aydın, markayı “gerçek ihtiyaçlara odaklanan, yüksek kaliteli içeriğe sahip bir bakım markası” olarak tanımlıyor. Tüketiciye verilmek istenen ana mesaj ise net: “Sürdürülebilir güzellik.”

TÜRKİYE’NİN AROMATERAPİ GÜCÜ TALYA İLE DÜNYAYA YAYILIYOR Haber

TÜRKİYE’NİN AROMATERAPİ GÜCÜ TALYA İLE DÜNYAYA YAYILIYOR

Gıda takviyeleri, vitaminler ve aromaterapi kategorileri dünya genelinde büyümeye devam ederken, Türkiye bu yükselişin dinamik aktörlerinden biri olarak öne çıkıyor. 2025 yılı itibarıyla Türkiye’nin takviye edici gıda ve vitamin pazarı yaklaşık 1 milyar dolarlık bir hacme ulaşırken, aromaterapi alanının temel bileşenlerinden olan aromatik yağlar pazarı 500 milyon dolarlık işlem hacmineyaklaştı. Bu tablo, Türkiye’nin hem bitkisel içeriklerde hem de doğal formülasyonlara dayalı ürünlerde üretim gücünü ve küresel rekabet avantajını ortaya koyuyor. Bu büyümenin dikkat çeken temsilcilerinden Talya,Amerika’daki yapılanması Talya Herbal LLC şirketi ile Türk menşeli bitkisel ürünlerin uluslararası pazardaki konumunu her geçen gün daha da güçlendiriyor... TÜRKİYE’NİN GIDA TAKVİYELERİ DÜNYA PAZARINDA BÜYÜYOR Gıda takviyeleri ve aromaterapi ürünleri sektörü, dünya genelinde her geçen yıl büyüyen bir pazar hâline geliyor. Türkiye, zengin bitki çeşitliliği ve üretim kapasitesiyle bu pazarda öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor. Bu gelişmelerin merkezinde yer alan Talya, Amerika’da 10. yılını tamamlayanyapılanması Talya Herbal LLC şirketi ile Türk menşeli bitkiselürünlerin uluslararası pazardaki bilinirliğini artırıyor. Talya, kendi sektöründe ABD’de şirket kuran ilk Türk markasıolarak, sağlıklı yaşam bilincine sahip Amerikalı tüketicilerin ilgisini çekiyor. TALYA, DOĞADAN ALDIĞI GÜCÜ DÜNYAYA TAŞIYOR Markanın küresel vizyonuna ilişkin açıklamalarda bulunan Talya Bitkisel Kurucusu ve Fitoterapi Uzmanı M. Halis Ertaş: “Doğadan aldığımız ilhamla geliştirdiğimiz ürünleri, global pazarda daha fazla insana ulaştırmak ve sağlıklı yaşam bilincini yaymak bizim için büyük bir misyon. Amerika pazarında Türk menşeli bitkilerden üretilen aromatik yağlar ve gıda takviyeleriyle istikrarlı bir büyüme sürdürüyoruz. Bugün ABD pazarında tüketiciler bu ürünleri doğrudan ‘Türk çörekotu ’ ve ‘Türk kekik’i olarak aratıyor; bu da Türkiye menşeli bitkilerden üretilen ürünlere yönelik farkındalığın giderek arttığını gösteriyor. Türkiye’nin gıda takviyesi ve aromaterapi ürünleri alanında çok yüksek bir potansiyeli var ve biz Talya olarak bu potansiyeli global ölçekte görünür kılmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YENİLİK ODAKLI ÜRETİM ANLAYIŞI Gıda takviyesi ve aromaterapi ürünlerinde yalnızca ürün kalitesine değil, üretim sürecinin çevresel ve toplumsal etkilerine de odaklanan Talya, yenilikçi yaklaşımını sürdürülebilirlik temeli üzerine inşa ediyor. Marka, doğal kaynakları verimli kullanmayı ve çevreye duyarlı üretim modelleriyle geleceğe değer katmayı hedefliyor. Bu vizyon doğrultusunda Ar-Ge çalışmaları ve üretim politikaları, sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle uyumlu hale getiriliyor. 2030 yılı sonuna kadar ulaşılması hedeflenen “BM Sürdürülebilirlik Kalkınma Amaçları” doğrultusunda çalışmalarını devam ettiren marka; sürdürülebilir üretim, sıfır atık ilkesi, dijital dönüşüm yatırımları ve karbon ayak izinin azaltılması ilkelerini öncelikli stratejileri arasında bulunduruyor. Antalya’daki üretim tesislerini uluslararası standartlarda tamamen yenileyerek modern fabrikasındaüretim yapan Talya Bitkisel, doğallık, bilim ve sürdürülebilirlik ilkelerini bir araya getirerek Türkiye’nin gıda takviyesi, vitaminler ve aromaterapi ürünleri sektöründeki lider temsilcilerinden biri olarak konumunu güçlendiriyor. TALYA BİTKİSEL HAKKINDA: 2003 yılında Antalya’da kurulan Talya Bitkisel, bitkisel yağlar, uçucu yağlar, gıda takviyeleri ve doğal kozmetik alanlarında üretim yapan Türkiye’nin öncü markalarındandır. Ar-Ge ve kalite süreçlerinde güven, uzmanlık ve çevre dostu üretim ilkelerini benimseyen Talya Bitkisel, 40’tan fazla ülkeye ihracat yapmaktadır. Marka, doğadan gelen şifayı bilimle buluşturarak, sürdürülebilir sağlık ve güzellik çözümleri geliştirmeye devam etmektedir.

Türk Vatandaşından Vefa Örneği: Margaret Elizabeth Evans İçin Hukuki Süreç Başlatıldı Haber

Türk Vatandaşından Vefa Örneği: Margaret Elizabeth Evans İçin Hukuki Süreç Başlatıldı

İzmir’de yaşayan yabancı uyruklu Margaret Elizabeth Evans’ın mülk satışıyla ilgili yaşanan anlaşmazlık sonrası taraflar arasındaki hukuki süreç devam ediyor. İngiltere’de yaşayan emekli öğretmenin Türkiye’deki yazlığının satışı için taraflar arasında yapılan görüşmelerde 8 milyon 100 bin liralık bir bedel üzerinde mutabakata varıldığı belirtildi. Tapu devrinin 7 Aralık 2023’te yapılmasının planlandığı, ancak vergi kimlik numarasındaki teknik bir eksiklik nedeniyle işlemin gerçekleştirilemediği ifade edildi. Bu süreçte aracılık yapan Erdal Akın, kendisine gönderilen 4 milyon liralık meblağı iade ettiğini, buna rağmen ödeme konusunda taraflar arasında uyuşmazlık çıktığını açıkladı. Yaşanan anlaşmazlığın ardından konu yargıya taşındı. Alıcı konumundaki kişilerin isimlerinin geçtiği başvuruda, taraflar arasındaki iddialar ve yanıtlar doğrultusunda soruşturma yürütüldüğü öğrenildi. Soruşturma aşamasında tüm tarafların ifadelerinin alındığı ve sürecin yargı makamlarınca değerlendirildiği belirtildi. Margaret Elizabeth Evans ve aracı konumundaki Akın, hukuki sürecin tamamlanmasını beklediklerini ifade ederek, “Bizim için önemli olan adaletin ortaya çıkmasıdır” dedi. Yargısal süreç devam ederken, dosyaya ilişkin nihai kararın mahkeme tarafından verileceği kaydedildi. Kaynak; Üç Hilal TV

Almanya’nın En İyi Denklik Danışmanlık Firması: EPION, ‘Deutscher Exzellenz-Preis 2026’ Ödülünü Kazandı Haber

Almanya’nın En İyi Denklik Danışmanlık Firması: EPION, ‘Deutscher Exzellenz-Preis 2026’ Ödülünü Kazandı

Almanya’da hizmet kalitesi ve müşteri memnuniyeti alanında en itibarlı değerlendirme kuruluşlarından biri olan Deutsches Institut für Service-Qualität (DISQ), 2026 yılı Deutscher Exzellenz-Preis sonuçlarını açıkladı. Türkiye’den Almanya’ya göç etmek isteyen Tıp ve Diş Hekimlerine profesyonel denklik danışmanlığı sunan ve aynı zamanda sektörde tek, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odasına üye konumda bulunan EPION Vermittlung & Beratung, “Exzellente Internationale Anerkennungsberatung” kategorisinde ülke genelindeki tüm firmaları geride bırakarak Almanya’nın en iyi danışmanlık şirketi seçildi. Bu yılki programda Almanya genelinde 49 firma, inovasyon, hizmet kalitesi, sürdürülebilirlik, uluslararası güvenilirlik ve operasyonel şeffaflık kriterleri üzerinden kapsamlı bir incelemeye tabi tutuldu. Değerlendirme jürisinin başkanlığını, ülkenin önde gelen siyasetçilerinden ve eski Federal Bakan Brigitte Zypries üstlendi. Exzellenz-Preis, özellikle sağlık ve eğitim gibi kritik sektörlerde yüksek standartlarla çalışan kurumlar için Almanya’da en prestijli başarı göstergelerinden biri kabul ediliyor. EPION’dan Almanya’daki Sağlık Sistemine Güçlü Katkı EPION, özellikle Türkiye’den Almanya’ya göç eden hekimlerin uzun, teknik ve çoğu zaman karmaşık olan “Approbation ve Berufserlaubnis” denklik süreçlerinde uzmanlaşmış bir kurum olarak biliniyor. Kuruluş, hukuki başvuru dosyalarından dil süreçlerine, eyalet değişikliklerinden sınav hazırlıklarına kadar tüm aşamalarda kapsamlı danışmanlık sağlıyor. Samet Gürlek: “Bu ödül, Almanya’da yeni bir hayat kuran hekimlerin de başarısıdır.” EPION’un kurucu ortağı Samet Gürlek, ödülün duyurulmasının ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “22 yıldır binlerce sağlık çalışanını Almanya’daki kariyer yolculuklarına hazırlıyoruz. Exzellenz-Preis, sadece kurumumuzun profesyonel yaklaşımının değil, aynı zamanda bize güvenen hekimlerimizin emeğinin bir yansımasıdır. Almanya’da denklik gibi teknik ve çetrefilli bir alanda en iyi seçilmek bizim için büyük bir gurur.” Gürlek, Almanya’nın önümüzdeki yıllarda sağlık personeli açığının daha da artacağını belirterek, EPION’un bu ihtiyacı karşılamada kritik bir rol oynamaya devam edeceğini vurguladı. Almanya Sağlık Sektörü İçin Stratejik Öneme Sahip Uzmanlara göre, yaşlanan nüfus, artan sağlık talebi ve pandemi sonrası iş gücü hareketliliği nedeniyle Almanya, önümüzdeki 10 yıl boyunca yurtdışından nitelikli sağlık çalışanlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacak. Bu kapsamda, EPION’un aldığı ödül yalnızca kurumsal bir başarı değil; uluslararası sağlık iş gücünün entegrasyonuna katkı sağlayan stratejik bir hizmetin de tescili niteliğinde. EPION, 2026 itibarıyla Almanya’daki danışmanlık ekibini genişletmeyi, Türkiye ve Avrupa’daki temsilciliklerini artırmayı ve dijital denklik çözümlerini güçlendirmeyi planlıyor. www.almanyadiplomadenkligi.com +49 155 61066021

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi” Haber

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi”

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi” Üstün Patent Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Arslan Kart, Breaking News’e yaptığı açıklamada, Türk ünlülerinin marka tescili konusundaki bilincinin son yıllarda artsa da hâlâ kritik seviyede eksik olduğunu belirterek uyarıda bulundu. Kart, “Türkiye’de hâkim olan yaklaşım, sorun ortaya çıktıktan sonra çözmeye yönelmek. Oysa marka tescili kriz anında değil, en baştan planlanması gereken bir süreçtir.” dedi.  “Ortadoğu’da ünlü isimlerin başkaları tarafından tescil edilmesi hukuki boşluk değil, takip eksikliği” Kart, Türk oyuncu ve ünlülerin isimlerinin özellikle Ortadoğu ülkelerinde farklı kişiler tarafından hızlıca tescil edilmesinin temel sebebinin “hukuki boşluk” değil, “stratejik takip eksikliği” olduğunu söyledi. “Bazı Ortadoğu ülkelerinde tanınmış marka koruması Avrupa kadar güçlü değil. Popüler Türk oyuncularının isimleri fırsatçılar tarafından ticari fırsat olarak görülüyor. Sorun, gerekli izleme sistemlerinin kullanılmaması.” ifadelerini kullandı. Yurtdışında izinsiz tescil edilen isim nasıl geri alınır? Özlem Arslan Kart’a göre, bir ünlünün ismi yurtdışında izinsiz tescil edildiyse süreç ortalama 8–24 ay sürebiliyor. “İtiraz veya hükümsüzlük davası açılır, ardından ünlünün tanınırlığını ispatlayan tüm medya delilleri sunulur. Başvuru sahibinin kötü niyetinin ispatlanması süreci hızlandırır. Doğru yönetildiğinde isim çoğunlukla geri alınabiliyor.” dedi. “Sadece Türkiye’de tescil artık yetmiyor” Kart, ünlüler için yeni dönemde çok daha geniş bir koruma stratejisinin zorunlu hâle geldiğini vurguladı: “Hedef ülkelerde önceden başvuru yapmak, global marka izleme sistemi kullanmak ve menajerlik sözleşmelerine marka koruma maddeleri eklemek şart. Türk dizilerinin global etkisi nedeniyle bu artık bir seçenek değil; zorunluluk.” diye konuştu. Sadece isim değil, sahne adı ve karakter adları da tescil edilebiliyor Kart, birçok ünlünün hâlâ marka tescilini yalnızca isimden ibaret sandığını belirterek şu bilgileri verdi: “İsim–soyisim, sahne adı, lakap, imza, dizi ve film karakter isimleri, sosyal medya kullanıcı adları ve logolar tamamen tescil edilebilir. Ünlünün ticari kimliğini oluşturan tüm unsurlar marka koruması kapsamına alınabilir.” “Tescil almayan ünlü, kendi adını kullanma hakkını kaybedebilir” Marka tescili olmayan ünlülerin ciddi ekonomik risklerle karşı karşıya olduğunu belirten Kart, şu uyarıda bulundu: “Kendi adını ticarette kullanma hakkını kaybetmekten sahte ürünlerle mücadeleye, itibar kaybından e-ticaret gelir kaybına kadar birçok risk ortaya çıkıyor. Tescil edilmeyen her ad, potansiyel bir kayıp demektir.”  “Menajer ve yapımcılar artık marka koruma ekibinin bir parçası olmalı” Kart’a göre, ünlü isimlerin marka değeri artık kariyer yönetiminin ayrılmaz bir parçası: “Artık yapımcı ve menajerlerin yalnızca projeleri yönetmesi yeterli değil. Ünlünün marka varlığını profesyonel şekilde koruyacak bir ekip kurulması ya da uzman IP ajanslarıyla çalışılması günümüzün gerekliliğidir.” dedi. En çok kötüye kullanım tekstil ve kozmetik sektöründe Türkiye’de ünlü isimlerinin en sık kötüye kullanıldığı sektörleri de sıralayan Kart, “Tekstil, kozmetik–parfüm, aksesuar, takı ve sosyal medya ürünleri en riskli alanlar. Bu sektörlerde fırsatçılık çok hızlı gelişiyor.” açıklamasını yaptı. Kendi markasını kurmak isteyen ünlüler için üç kritik adım Kart, ünlüler için markalaşma sürecinin temel yapı taşlarını şöyle özetledi: “Doğru sınıflarla tescil, uluslararası koruma stratejisinin baştan kurulması ve markanın iş modelinin doğru yapılandırılması… Bu üç adım güçlüyse, marka büyür ve sürdürülebilir olur.” “İzinsiz kullanım sadece tescille engellenemez; çok katmanlı koruma şart” Kart, ünlü isimlerinin parfüm, çorap, çanta, gıda gibi ürünlerde izinsiz kullanılmasını önlemek için yalnızca marka tescilinin yeterli olmadığını vurguladı: “Haksız rekabet hükümleri, kişilik hakkı davaları, alan adı korumaları, sosyal medya marka araçları ve telif hukuku mekanizmaları birlikte kullanılmalı. Gerçek koruma ancak çok katmanlı bir stratejiyle sağlanır.” ifadelerini kullandı.

Aras Holding’ten Lojistikte Liderlik Hedefini Güçlendiren Stratejik Adımlar Haber

Aras Holding’ten Lojistikte Liderlik Hedefini Güçlendiren Stratejik Adımlar

Türkiye’nin köklü lojistik markalarından Aras Holding, son yıllarda yakaladığı ivmeyi yeni bir büyüme vizyonuyla güçlendiriyor. Holding Yönetim Kurulu Başkanı Barış Baran Aras, Capital’e verdiği değerlendirmede, hedeflerinin “lojistiğin en büyüğü olmak” olduğunu belirterek şirketin yeni yol haritasını açıkladı. Aras’ın aktardığı verilere göre, holding son beş yılda kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecinden geçti. Turizm ve gıda gibi ana faaliyet alanı dışındaki sektörlerden çıkılarak, tüm yatırımlar lojistik ve bilişim eksenine yönlendirildi. Bu stratejik dönüşümle birlikte şirket sayısı 11’den 5’e indirildi ve tüm operasyonlarda kârlılık sağlandı. Austrian Post ile ortaklık anlaşmasının 10 yıl daha uzatılması, Aras Kargo’nun yüzde 20 pazar payıyla ekspres taşımacılıkta liderliğini pekiştirmesi ve AVM lojistiğinde yüzde 40 seviyelerine ulaşan güçlenen pozisyon, holding için büyüme planlarının temel taşlarını oluşturuyor. Barış Baran Aras’ın açıkladığı büyüme reçetesinde öne çıkan başlıklar şöyle: • 5 yılda 5 kat büyüme Holding bünyesinde kârsız şirket kalmazken, operasyonel verimlilik ve odaklanma stratejisi sayesinde şirket değeri beş yılda beş kat arttı. • 3 milyar TL ciro hedefi 2025 yıl sonu için holding cirosunun 3 milyar TL seviyesine ulaşması öngörülüyor. Bu büyümenin önemli bölümünü Fillo Lojistik’in yaklaşık 2 milyar TL’lik payı oluşturuyor. • Türkiye’nin ilk lojistik bilişim şirketi Aras Holding, lojistik sektörüne özel Türkiye’nin ilk bilişim şirketini kurarak sektörde dijital dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyor. • Yeni lojistik alanlarına giriş Paletli taşımacılık, tehlikeli madde taşımacılığı, çarpraz taşımacılık ve özel lojistik çözümleri gibi katma değerli alanlarda büyüme planlanıyor. • Uluslararası açılım: Orta Asya’ya genişleme Holding, Özbekistan ve Kazakistan başta olmak üzere Orta Asya ülkelerinde Fillo’nun şubelerini açarak bölgesel bir lojistik oyuncusu olmayı hedefliyor. • İnorganik büyümeye açık bir model Pazar liderliği hedefi doğrultusunda, satın almalar ve stratejik ortaklıklar değerlendirilerek büyümenin hızlandırılması amaçlanıyor. Barış Baran Aras, tüm bu adımların Türkiye’nin lojistik vizyonuna katkı sunduğunu belirterek, “Hedefimiz belli: Lojistiğin geleceğine yön verenler arasında yer almak” mesajını verdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.