Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Mühendis olmamın, Yapımcılığıma katkısı çok fazla…

Haber Giriş Tarihi: 27.09.2021 20:40
Haber Güncellenme Tarihi: 27.09.2021 20:40
Kaynak: Haber Merkezi
breakingnews.com.tr
Mühendis olmamın, Yapımcılığıma katkısı çok fazla…

O, on parmağında on marifet olan bir isim. Televizyon ekranlarında ne zaman izlenebilir, kaliteli her kuşaktan kişinin izleyebileceği bir yapım görsek altında Hülya Sepken imzasını görmek mümkün. Breaking News Turkey olarak Türkiye’nin önemli yapımcılarından Hülya Sepken ile sektöre dair özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Breaking News; Hülya Sepken değerli projeler yapan bir yapımcı. Sizden dinlesek Hülya Sepken kimdir? Mesleğe nasıl başladı? İleriye dönük hedefleri neler? 

Hülya Sepken; Çok teşekkür ederim öncelikle.. Babam subay olduğu için, hayatım Türkiye’nin bir çok şehrinde geçti, bunların içinde Urfa, Denizli, Muğla, Ağrı, Edirne, Kıbrıs vs var.. Beni zenginleştiren, beni ben yapan memleketin tüm renklerini topladığım bir çocukluk geçirdim. Aslında inşaat mühendisiyim. Okuduğum mesleğimi 4 yıl kadar yaptıktan sonra bir sabah radikal bir kararla herşeyi bıraktım. Zaten çok meraklı olduğum sektöre farklı yapım şirketlerinde çalışarak başladım. Sonrasında gene hem çalıştım hem Sinema-Tv yüksek lisansı yaptım. Birkaç sene sonrada kendi şirketimi kurdum ve yaklaşık 20 yıldır PH Yapım olarak bir çok kanala tv programları yapıyoruz. Sanırım sektördeki en eski kadın yapımcıyım. Mühendisliğin analitik düşünme, sonuç odaklı kararlar alma konusunda bana çok katkısının olduğunu düşünüyorum. O yüzden mühendislik eğitimimin çok faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Yıllarca iş odaklı yaşadıktan sonra, 44 yaşında anne oldum ve 7 yaşında  bir kızım var, aynı zamanda dalış eğitmeniyim ve motorsiklet tutkusu olan bir adrenalin düşkünüyüm. İleriye dönük planlarımı şu şekilde anlatayım; “hayat, sen planlar yaparken başına gelenlerdir.” O yüzden büyük planlarımız yok, ama kendi formatlarımızı kendi içeriklerimizi dünyaya açmakla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Yurtdışından da global ortaklık teklifleri var onları değerlendirdiğimiz değişik bir süreçteyiz. Ayrıca fayda sağlayan işler yapmak ve yapmaya devam etmek istiyorum.


Breaking News; Pandemiden sonra sektörünüz de çok zor durumlar geçirdi. Siz bu süreçte neler yaptınız? Ne gibi çalışmalar içinde oldunuz? 

Hülya Sepken; Pandemi süreci tüm dünya için oldukça zor geçiyor ve etkilerini her sektör gibi bizler de yaşıyoruz. Kapanma dönemlerinde tüm izleyici evinde kaldı ve en büyük eğlencesi televizyon izlemek oldu. O yüzden bizim çalışma tempomuz azalmadı tam tersine arttı. Özellikle tam pandemi döneminde başladığımız Şarkılar Bizi Söyler programımız çok ilgi gördü.. Aynı şekilde Kanal D' de her sabah yayınladığımız Neler Oluyor Hayatta Programı gündemi belirledi, bizi reytinglerde inanılmaz iyi yerlere taşıdı. Canlı yayınlarımızın izlenme oranları daha da arttı. Biz şirket olarak daha çok stüdyo programları yaptığımız için dramacı meslektaşlarımız kadar zorluk çektiğimizi söyleyemem. Drama ekipleri çok daha fazla kalabalık ekiplerle çalışıyorlar, dizi sahnelerinde dokunma, sarılma, yakın temas konuşma, kavga vs gibi sahneler sebebi ile, sosyal mesafe zorunlulukları gibi durumlar drama setlerini çok zorladı. Biz nispeten bu süreçte kendi kişisel sosyal mesafe, hijyen ve maske kurallarına uyarak atlattık. Bu süreçte PH Yapım bünyesinde içerik üretmeye ve formatlar da yazmaya odaklandık. Ekibimiz ile yeni formatlar tasarladık ve en kısa zamanda ekranlarda seyirci ile buluşturmayı hedefliyoruz.

Breaking News; Yapımcılar yeni projelere yeni yapımlara pandemi sonrası daha mı mesafeli sizce? 

Hülya Sepken; Yeni proje dediğimiz eğer dünya televizyonlarında hiç yapılmamış bir iş ise bu yapımcı tarafından ticari olarak risk taşır. Çünkü reklam vereninde, yapımcının da kanal yöneticisinin de önünde bir reyting tablosu veya analiz raporları olmaz. Bizim sektörümüzün en zor yanı bu noktada devreye giriyor. Fikir pazarlamak, daha doğrusu inandığınız bir hayali satmak!  Bugün yeni bir projeyi hayata geçirmek isteyen bir yapımcı ciddi bir sermaye yatırımı yapıyor. Bu tüm dünyada böyle. Prodüksiyon, sanat ekibi, reji ekibi, ışık ekibi, kostüm tasarımcıları, editörler, yazarlar, set ekibi ve daha buraya sığdıramayacağımız kocaman değerli bir set ailesinden bahsediyoruz. Bu yatırımı yapmadan önce de elbette yapımcı mesafeli yaklaşım sergileyebilir. Örneğin; salgın döneminden önce birçok meslektaşım yeni projelere yatırım yapmışlardı ve sette çekimleri başlamıştı. Yani dekor yatırımları, ön hazırlık bütçeleri harcanmıştı. Pandemi oldu ve Karantina süreci derken de setler bir süreliğine durdu! Bu yapımların nakit akışlarının bozulması ile de birlikte, ertelemeler geldi. Ve sonuçları iyi olmadı. Yapımcılar salgın öncesi çok inandıkları bir projenin yanında, denemek istedikleri bir projeye de yatırım yapıyorlardı. Bugün o deneme bütçeleri ortada yok maalesef. O nedenle çok daha seçici davranılıyor.

Breaking News; Mesleki hayatımda şöyle bir projem var bunu da mutlaka hayata geçireceğim, dediğiniz bir proje var mı? 

Hülya Sepken; Her yapımcının hayalinde bir gün mutlaka yapmak istediği bir proje vardır. Benim de aklımda elbette yazdığım, çizdiğim birçok proje var. Ama doğru zamanlamaya çok dikkat etmek gerekir. Televizyon bir matematik üzerine kuruludur. Her saatin ve kuşağın bir izleyicisi vardır ve bunu iyi tanımak gerek. Ben kariyerimde her saat dilimine projeler ürettim. İzleyicinin reflekslerini, ne istediğini iyi analiz ediyorum. Yapımcılık kariyerim boyunca çoğu iyi projenin yanlış zamanlamadan dolayı kaldırıldığına şahit oldum. O yüzden, evet, mutlaka hayata geçirmek istediğim orijinal formatlarım var ve doğru zamanı yakaladığım an birlikte izliyor oluruz. Ayrıca Konvansiyonel yayıncılıkla beraber artık dijital bir dünya da var önümüzde. Yeni açılan platformlar beni ayrıca çok heyecanlandırıyor. Reytingten bağımsız sadece hayalimi gerçekleştirmek istediğim birkaç iş var. Onları da bu platformlarla görüşüyoruz şu anda. Ama mevcut işlerimizi daha da iyi yerlere taşımak, başarılarını daha da arttırmak günlük hedeflerim. Ben hırsları olan biriyimdir. Bir programı elime aldığım an o işi başarılı yapmak en büyük hedefimdir. Başarıya çok odaklanırım. Başarı sadece reyting değil, aynı zamanda fayda sağlamak.. Bu sihirli dünyada sadece günlük reyting için debelenmek değil, hem reyting hem fayda sağlamayı çok seviyorum. En güzel örneği Star tv’de 4 yıl yaptığımız Melek programı, Melek Baykal ile o kadar faydalı projelere imza attık ki, Van’daki depremden, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarımıza kadar, binlerce insana dokunduk.. Gene şu anda yaptığımız Neler Oluyor Hayatta programınıda, hem reyting üretiyoruz, hem çok faydalı işler yapıyoruz. Burda sunucu ve yapımcının aynı düzlemde hayata bakıyor olması çok önemli. Kanal D de sabah yaptığımız programımızın sunucusu Hakan Ural çalıştığım en merhametli sunuculardan. Her gelen yardım talebi için birşeyler yapmaya çalışıyor. Çevresini harekete geçiriyor, takip ediyor. Biz de ekip olarak cok önem veriyoruz fayda sağlamaya.

Breaking News; Sektörde Kadın yapımcı olmanın zorluk yada kolaylıkları oluyormu? Cinsiyet ayırımcılığına uğradınız mı hiç?

Hülya Sepken; Çok yerinde ve güzel bir soru. Ben inşaat mühendisi olarak yıllarca şantiyelerde çalıştım. İnşaat sektörü erkek egemen bir sektör gibi gözüküyor değil mi dışardan ? Ama bizim sektör kadar erkek egemen ve erkeklere karşı pozitif ayırımcılığın yapıldığı başka bir sektör varmıdır bilmiyorum. Şaka bir yana, evet sektör erkek egemen bir sektör. Zaten Kadın yapımcılar bir elin parmağını geçmez.. Bununla ilgili sektöre ilk girdiğim dönemler çok zorluklar yaşadım evet. Kanallarda, kurumsal hayatta çok fazla kadın çalışan vardır medyada. Reklam departmanları, program departmanları % 70 kadınlardan oluşur. Ama ticaret olarak, yapımcı olarak, işin patron koltuğunda hep erkekler oturur. Bi düşünmek lazım neden böyle..

Breaking News; Kendinize ve ailenize bu kadar yoğunlukta vakit ayırabiliyor musunuz? Kendinize ayırdığınız vakitlerde nelerle meşgul oluyorsunuz? 

Hülya Sepken; Vakit ayırabiliyorum dersem çok gerçekçi olmayabilir ama elimden geldiği kadar birlikteyiz. Yapımcılıkta saat kavramı diye bir durum söz konusu değil maalesef. Gece 02.00’da da acil sete gitmeniz gerekebilir, sabahın ilk ışıklarında da eve dönebilirim. Kızım Era bu durumdan biraz şikayetçi, onunla daha fazla vakit geçirmemi istiyor. Doğduğundan beri ofisimde odası var, 20 günlüktü, ofise getirmek zorunda kalırdım, emzirirken toplantı yaptığım günler çok olurdu. Şimdi de bazen okul çıkışları ofise geliyor, birlikte çalışıyoruz. Bende çalışan bir annenin kızıyım. Zor tarafları da var ama kızımın önünde çalışan bi anne örneğinin olmasını çok önemsiyorum. Bunun dışında Faydasıçok vakfında mentörlük yapıyorum. Mühendislik okuyan kız çocuklarını hayata hazırlayan çok önemli bir misyon taşıyan bu vakıfla cok güzel işlere imza atıyoruz. Ayrıca Arya woman organizasyonunun bir üyesiyim, güzel projeleri olan yatırım ihtiyacı olan kadın girişimcilerin projelerini destekliyoruz, melek yatırımcı oluyoruz yada aracı oluyoruz. Ülkede ki kız çocuklarının okumaları, kadın projelerinin desteklenmesi özellikle üzerinde çok çalıştığım ve ciddi vakit ayırdığım konular. Kendime de maalesef hiç vakit ayıramıyorum. Bunun da biraz sıkıntısını yaşıyorum aslında. Ama yapacak birşey yok.


Breaking News; Size göre sektörünüzün en büyük sorunları neler? Neler yapılmalı var olan sorunlarla alakalı?

Hülya Sepken; Sektörümüz her geçen gün hızlı bir biçimde gelişiyor. Teknolojinin gelişmesi ile de birlikte çekim kalitelerimiz artıyor, mecralarımız genişliyor. Özellikle ülkemizde çekilen dizilerin yurtdışı ihracat oranları her sene artıyor, ekonomimize 500 Milyon dolar civarında bir katkıdan bahsediyoruz. Eskiden biz yabancı dizileri takip ederken bugün tüm dünya ülkeleri Türk dizilerine odaklanmış durumda. Böyle hızlı gelişen, ilerleyen ve ekonomiye katkı sağlayan bir sektörün elbette sorunları da var. Bizim sektörümüz hızlı tüketimi seviyor. Ben içerik üretimi konusunda hala eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum özellikle format konusunda. Dönüp dolaşıp eski formatlara, eski fikirlere dönüyoruz.. Kanallar da yeni proje, yeni fikir deneme konusunda biraz mesafeli, hep reytingi garanti işler istenir. Oysaki şu anda artık hiçbir işin, hiçbir ismin garantisi yok. Son yıllarda hepimiz dünyaca ünlü tanınan oyuncularımızın projelerinin 3-4 bölümde kalktığını gördük. Ne tek başına oyuncu, ne tek başına proje garanti değil. Tüm bu paydaşların bir arada, doğru kanalda, doğru saatte, doğru günde yayında olması lazım. Bir problemde içerik üretici yapımcıların az olması. Şu anda proje yapmak için ciddi bir finansman ihtiyacı oluyor, çünkü kanalların ödeme vadeleri 90, hatta 120 günlere çıktı. Bu süreçte hem ön hazırlık hem de 120 gün yayın yapabilmek için ciddi finans yönetiyoruz.. Bu finansal ihtiyaç, içerik tecrübesi olmayan ama sadece finans gücü olan yeni oyuncular sektöre soktu. Bunun uzun vadede zararlarını hepimiz göreceğiz. Bu finans baskıları da sektöre bilgili, tecrübeli, içerik bilen yapımcı girmesini zorlaştırıyor. Her fikrin, formatın, projenin değerlendirilmesi gerekiyor. Zaman yönetimi konusunda da eksiklikler yaşıyoruz. Aslında yapımcıya ulaşmak daha kolay olmalı. Ben mutlaka ayda 1 yada 2 günümü yeni projeleri olan sektöre yeni giren yada girmeye çalışan genç meslektaşlarıma ayırmaya çalışıyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.