Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında hikayesiyle herkesi duygulandırmıştı.
Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında hikayesiyle herkesi duygulandırmıştı.
6 Şubat depreminde enkaz altında kalan Aylin Karakuş'un doktora eğitimi alarak hayata tutunma hikayesi. Sol bacağını kaybeden ve protez kullanan Karakuş, yaşadıklarını ve gelecek hayallerini anlattı. Annesi ve abisini kaybeden Karakuş'un en büyük isteği mikro işlemcili eklemli protez.
Haber Giriş Tarihi: 28.05.2024 23:48
Haber Güncellenme Tarihi: 28.05.2024 23:54
Kaynak:
Haber Merkezi
breakingnews.com.tr
ÖZEL HABER; Savaş UĞURLU
15 saat enkazda kalan Aylin'in tek isteği mikro işlemcili eklemli protez...
6 Şubat asrın felaketinde Hatay'da enkaz altında kalarak, sol bacağını diz üstünden kaybeden Aylin Karakuş, yaşadıklarını ve hayallerini Breaking News Turkey’den Savaş Uğurlu’ya anlattı. Depremde hayatını kaybeden annesi ve abisi için yeniden ayağa kalktığını söyleyen Karakuş'un tek isteği ise mikro işlemcili eklemli protez...
Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay'da enkaz altında kalarak, sol bacağını diz üstünden kaybeden doktora öğrencisi Aylin Karakuş (29) 1 yıl önce takılan protezle ayağa kalktı. Geçtiğimiz günlerde ATV ekranlarının sevilen yarışma programı Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasına da katılan Karakuş, 6 Şubat depreminde yaşadığı acı dolu hikayesiyle herkesi gözyaşlarına boğdu. Yaşama azmiyle ve gülen gözleriyle birçok insana örnek olan Aylin Karakuş, Breaking News Turkey’den Savaş Uğurlu’ya açıklamalarda bulundu.
1995 yılında Antakya'da doğduğunu anlatan Karakuş, "5 çocuklu bir ailenin 2. çocuğuyum. 2021 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Sosyal Bilgiler Eğitimi doktora programını kazandığım için bu tarihten itibaren Ankara’da ikamet etmekteydim. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde Antakya’da bulunuyordum. Antakya’da bulunma amacım ailemi ziyaret etmek ve onlarla vakit geçirmekti. Maalesef o gün, Gökkuşağı Apartmanı'nda 15 saat enkaz altında kaldığımdan dolayı, sol bacağım diz üstünden ampute edildi ve en ağır kayıplarım ise aynı enkazda olan annem ile abimin kaybıdır. En küçük kardeşimin Ceyhan’da okuması sebebiyle o gün bize en yakın olarak o ulaştı. Beni ve babamı enkazdan çıkardı. Daha sonra babam direkt eniştem aracılığıyla Ceyhan Devlet Hastanesine, ben ise Antakya çadır hastanesine götürüldük. Hastaneye götürüldüğüm süreçte en küçük amcam yanımdaydı. Ancak bana hiçbir tıbbi müdahale yapılmadı. Çadır hastanesinde bacağımın sular altında kalmasıyla fenalaştım ve amcam beni büyük amcamın evine götürdü. Orada ıslak olan kıyafetlerim çıkarılmak istenince yaralanan bacağımdaki yaranın büyüklüğü fark edildi" ifadelerini kullandı.
"TIBBİ AÇIDAN İLK MÜDAHALE ADANA'DA YAPILDI"
Zor şartlar altında, bulabildikleri bir araçla akşam saat 20.00 gibi Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini belirten Karakuş, "Yaralı sayısının çok olması ve tıbbi ekipman yetersizliği nedeniyle hiçbir müdahalede bulunulamadı. 7 Şubat sabah saat 10:00’a kadar burada bekledik. Gümüşhane’den gelen bir ambulansın yardımıyla 7 Şubat saat 12:00 civarı Adana Şehir Hastanesi’ne sevk edildim. Tıbbi açıdan ilk müdahale Adana’da yapıldı. 8 Şubat saat 02:00 civarında bacağımın ampute edilmesi gerektiğine karar verilip, ameliyata alındım. Ameliyattan sonra deprem sürecinde yaşadığım travmalar ve çeşitli komplikasyonlar sonucunda yoğun bakım süreçlerini yaşadım. Bu sırada sağlık durumumun çok kötü olması nedeniyle ailemdeki kayıpların hiçbiri söylenmedi. Akciğer, karaciğer, pankreas yetmezlikleri ve safra kesesi rahatsızlığıyla nedeniyle genel cerrahi bölümüne yatışım gerçekleştirildi. Bu bölümde hem bahse konu olan rahatsızlıklarımla ilgili tedavi süreci hem de ampute bacağımla ilgili tedavi süreçleri devam etti. Ampute olan bacağıma ek olarak sağ bacağımda da çoklu kırık olduğundan, sağ bacağın sağlık durumuna göre uzun süre takip edilerek onun da ampute edilip edilmeyeceği yönünde tetkikler yapıldı. Burada tedavimi üstlenen hayatımı kurtaran doktorum genel cerrah olan Doç. Dr. Adnan Kuvvetli'ydi, benim tüm tedavi süreçlerimde dahil ve kendi alanı dışında da bana her zaman destek oldu. Yaşamamın mucize olmasına rağmen tüm ekip arkadaşlarıyla beraber beni yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar" dedi.
"ARTIK KİMSE SIRF MERAKI YÜZÜNDEN ÖNÜMDE DURMUYOR"
Yaşanan tüm bu durumlardan dolayı annesi ve abisi ile diğer tüm akrabalarının kayıplarını 26 Nisan'da öğrendiğini anlatan Aylin Karakuş, "Bu konuda herhangi bir psikolojik destek almadım. Bu arada hastaneye ilk yatışımdan o ana kadar yanımda bana bakan ve refakatçim olan aynı zamanda 11 yıl boyunca hiç ayrılmadığım canım kardeşim ve dostum Şükran Geçgel'in desteğiyle zor günleri beraber yaşadım. 4 buçuk ay tedavi gördükten Sonra Adana Şehir Hastanesinden ayrıldık. Deprem hikayemde herkesi duygulandıran şeyin aslında yaşamsal ortaklıklar olmasıdır. Herkesin evinde, yakınında bir ölüm var ne yazık ki. Ama bu şekilde ansızın olması çok zor. Ben hayatımdaki fiziksel acılarımı bir şekilde yaşayıp geride bırakabiliyorum. Katıldığım o programda protez bacağın ne olduğunu, nasıl kullanıldığını hayatta herkesin başına gelebileceğini anlattım aslında. En kötüsü de insanların sırf bu yüzden beni rahatsız etmesiydi. Artık bir farkındalık yarattığımı düşünüyorum. Artık kimse ben yürürken sırf merakı yüzünden önümde durmuyor. Ah vah yazık iyi misin gibi beni aslında inciten cümleler kurmuyor diyebilirim" diye konuştu.
"KALDIRIMDA OLAN ARAÇLAR BENİ ÇOK ZORLUYOR"
Yürümek için çok büyük bir çabası olduğunu belirten Karakuş, "Örneğin; sokağa çıktığım zaman bir kaldırımda olan araçlar ya da cadde de olan çift taraflı parklar beni çok zorluyor. Her yerde bir engel var. Bir kafeye oturup çay içmek bile benim için büyük bir mesele çünkü engelli rampası yüksek, dik ve kötü bunu da geçtim çoğu yerde tuvalet bile bulamıyorum. Bazen bu konularda serzenişlerde bulundum ama asla bacağım olmadığı için isyan etmedim. Bacağımla ilgili tek hayalim onu daha konforlu hale getirmek ve düşmemek. Düştüğüm zaman hayati riskim olabilir ya da sağ bacağım ve kalçama zarar verme endişesini çok yaşıyorum o yüzden daha üst düzeyde olan mikro işlemcili eklemli protez istiyorum. Çünkü hayatta daha aktif olabileceğimi ve bunu da mikroişlemcili protezin sağlayacağı bütün fizyoterapistlerim tarafından ifade edilmiştir. Bu nedenle hayata daha aktif katılmak için mikro işlemcili bir eklemimin olmasını istiyorum" şeklinde konuştu.
"MADDİ AÇIDAN ÇOK ZORLANDIM"
Bacağını kaybettikten sonra maddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Karakuş, "Deprem öncesi babamdan destek alıyordum ve işleri çok iyiydi. Herhangi bir işte çalışmadığım için ve depremdeki iş yerlerimizin tahrip olması nedeniyle babamdan da maddi açıdan yeteri kadar destek alamadım. Bu nedenle protezde olan masraflarımı karşılarken çok zorlandım çünkü protezi her ne kadar Sağlık Bakanlığı temin etse de sonrasında olan değişimlerde maalesef hasta kendi bütçesinden karşılamak zorundadır. Örneğin; soket denilen üst kısımdaki parçası bacak zayıfladıkça değişmektedir. Ama bakanlık bunu bir defaya mahsus ve yalnızca hidrolik eklem vermişti. Ne yazık ki bu parça benim bacağımda 6 defa değişti ve hepsini kendi bütçemden karşıladım. Ayrıca bir yerden bir yere gitmek çok yorucu oldu diğer bacağım da kırık, iyileşmediği için üzerine çok yük veremiyordum ve verdiğim zaman çok acı çekiyordum bu yüzden toplu taşımaya binmem ve durağa yürümem imkansızdı. Gideceğim her yere taksi kullanmak zorundaydım bu da beni maddi açıdan inanılmaz zorladı. Özellikle merdiven inip çıkmak zor bir durumdu ve bu yüzden kiracı olarak yaşadığım evde 20 basamak çıkmak beni çok zorluyordu. Bir hayırsever binamızda olmayan korkuluğu bana yaptırdı. Ayrıca protezim hidrolik eklem olduğundan bazen en ufak bir engelde eklem kendiliğinden açılıp beni defalarca yere düşürdü. Eğer mikro işlemcili olsa bu durumu yaşamazdım. Hatta bileğimi çok burktum ve morarmalarım incinmelerim olmuştu" dedi.
DOKTOR ADNAN KUVVETLİ VE AİLESİNE TEŞEKKÜR ETTİ.
Aylin Karakuş, "Geçen günlerde tedavi olduğu Adana'ya gittim. O hastaneye iki bacağı yerde dik bir şekilde girmek beni çok sevindirdi. Hastanede çalışan taşıma personeli güvenlikten tutun üst düzey doktorlar bile beni mutluluk ve gözyaşlarıyla karşıladı. En çok Adnan Kuvvetli doktorumun beni öyle görmesi onu çok duygulandırdı. Kendileri beni evladı gibi sevdi ve sahip çıktı. Aynı zamanda eşi Sibel Kuvvetli ve dostları kısacası bütün ailesi maddi manevi çok destek verdiler. Beni ayakta görmek onları da çok mutlu etti. Ama 4 buçuk ay Şükran’la en kötü zamanlarımızı birlikte yaşadığımız odada yeniden tedavi olmak, o günleri ağlayarak anmak, o acıları sağlıklı olarak yeniden konuşabilmek güç verdi" ifadelerini kullandı.
"ANNEM VE ABİM İÇİN AYAĞA KALKTIM"
Şu anki hayatıyla, depremden önceki hayatı arasındaki farkları da anlatan Karakuş, "En büyük fark; en yakın arkadaşım ve bütün acılarımı, mutluluğumu, başarımı birlikte yaşadığım canım annemin kaybı. Onsuz çoğu kez rüyada yaşadığımı zannediyorum. Hatta kaybına anlam veremiyorum. Hatta ilk zamanlar saat 17:00 olduğunda beni okul çıkışı aradığı için çoğu kez telefonu elime alıp annem neden aramadı diye bakıp sonradan vefat ettiğini hatırlayıp ağlıyor ve o acıyı yeniden yaşıyordum. Hele ki hiç beklemediğim abimin kaybı, o genç yaşında dağ gibi olan güçlü insanın kaybı benim için acı dolu. Ben onlar için mecburen ayağa kalktım çünkü her ikisi de bu dünyada birçok şeyi yarım bıraktı. Özellikle abim doktora mezunu olamadı tezini savunamadı ve akademisyen olamadı. Annem bizleri o kadar çok bekledi ki akademisyen olmamızı birlikte kutlamayı işte ben o yüzden ayağa kalktım onlar için mücadele ettim.
"ACIDAN BAYILDIĞIM ÇOK OLDU"
Bacağı ampute edildiği zaman üzülmediğini söyleyen Aylin Karakuş, "Aslında ben o kadar kesildiğini bilmiyordum, ameliyat sonrasında yoğun bakımda gördüm ve o acıyla anladım. Ama tek derdim annemin beni o halde görmemesi ve güçlü olmam gerektiğiydi. Annemin vefatını bilmiyordum. Her gün iyileşmek için kendime telkinlerde bulunuyordum. Hep annem hassas olduğundan beni iyileşmiş görsün diye katlanılmayacak acılara katlandım. Tedavi gereği narkozsuz yapılan bacağımın temizlenme işlemlerine yani yaraların kesilmesi, çıkarılması, yıkanması gibi işlemlere dayandım. Acıdan bayıldığım çok oldu ama dayandım. Sadece annem beni iyileşip, mutlu görsün ve üzülmesin diye. Ben iyileştiğim zaman annemin abimin durumunu çok sormaya başladım, 'hadi beni gelip görsünler' diye çok söyleyince gerçeği açıklamak zorunda kalmışlardı ama onlar 3 ay mezarda bensizler diye çok ağlamıştım. Gidip göremedim diye çok üzülmüştüm ve hala da o acıyı yaşıyorum" diye konuştu.
EN BÜYÜK HAYALİNİ ANLATTI
Gelecek hayallerinden de bahseden Aylin Karakuş, "Protez tedavimin halen devam etmesi ve ilerleyen dönemlerde protezle ilgili herhangi bir sıkıntım olduğunda Ankara’da olmam gerektiğinden iş hayatımın da burada olmasını istiyorum. Şu an Gazi Üniversitesi’nde doktora eğitimime devam etmekteyim. Akademik kadro beklentim öncelikle kendi üniversitemde veya Ankara’da olmasıdır. Akademisyen olma hayalim sadece kendimle ilgili değildir, aynı zamanda benim gibi doktora eğitimi aşamasında tez savunma gününü bekleyen abim içindir. Onun son sözlerinde bana emanet etmiş olduğu bu hayali gerçekleştirmek en büyük arzumdur. Eğer bunu gerçekleştiremezsem verdiğim bu mücadelenin anlamı olmayacak. İşte bu benim en büyük kaygım" dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında hikayesiyle herkesi duygulandırmıştı.
6 Şubat depreminde enkaz altında kalan Aylin Karakuş'un doktora eğitimi alarak hayata tutunma hikayesi. Sol bacağını kaybeden ve protez kullanan Karakuş, yaşadıklarını ve gelecek hayallerini anlattı. Annesi ve abisini kaybeden Karakuş'un en büyük isteği mikro işlemcili eklemli protez.
ÖZEL HABER; Savaş UĞURLU
15 saat enkazda kalan Aylin'in tek isteği mikro işlemcili eklemli protez...
6 Şubat asrın felaketinde Hatay'da enkaz altında kalarak, sol bacağını diz üstünden kaybeden Aylin Karakuş, yaşadıklarını ve hayallerini Breaking News Turkey’den Savaş Uğurlu’ya anlattı. Depremde hayatını kaybeden annesi ve abisi için yeniden ayağa kalktığını söyleyen Karakuş'un tek isteği ise mikro işlemcili eklemli protez...
Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay'da enkaz altında kalarak, sol bacağını diz üstünden kaybeden doktora öğrencisi Aylin Karakuş (29) 1 yıl önce takılan protezle ayağa kalktı. Geçtiğimiz günlerde ATV ekranlarının sevilen yarışma programı Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasına da katılan Karakuş, 6 Şubat depreminde yaşadığı acı dolu hikayesiyle herkesi gözyaşlarına boğdu. Yaşama azmiyle ve gülen gözleriyle birçok insana örnek olan Aylin Karakuş, Breaking News Turkey’den Savaş Uğurlu’ya açıklamalarda bulundu.
"ÇADIR HASTANESİNDE BACAĞIM SULAR ALTINDA KALINCA FENALAŞTIM"
1995 yılında Antakya'da doğduğunu anlatan Karakuş, "5 çocuklu bir ailenin 2. çocuğuyum. 2021 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Sosyal Bilgiler Eğitimi doktora programını kazandığım için bu tarihten itibaren Ankara’da ikamet etmekteydim. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde Antakya’da bulunuyordum. Antakya’da bulunma amacım ailemi ziyaret etmek ve onlarla vakit geçirmekti. Maalesef o gün, Gökkuşağı Apartmanı'nda 15 saat enkaz altında kaldığımdan dolayı, sol bacağım diz üstünden ampute edildi ve en ağır kayıplarım ise aynı enkazda olan annem ile abimin kaybıdır. En küçük kardeşimin Ceyhan’da okuması sebebiyle o gün bize en yakın olarak o ulaştı. Beni ve babamı enkazdan çıkardı. Daha sonra babam direkt eniştem aracılığıyla Ceyhan Devlet Hastanesine, ben ise Antakya çadır hastanesine götürüldük. Hastaneye götürüldüğüm süreçte en küçük amcam yanımdaydı. Ancak bana hiçbir tıbbi müdahale yapılmadı. Çadır hastanesinde bacağımın sular altında kalmasıyla fenalaştım ve amcam beni büyük amcamın evine götürdü. Orada ıslak olan kıyafetlerim çıkarılmak istenince yaralanan bacağımdaki yaranın büyüklüğü fark edildi" ifadelerini kullandı.
"TIBBİ AÇIDAN İLK MÜDAHALE ADANA'DA YAPILDI"
Zor şartlar altında, bulabildikleri bir araçla akşam saat 20.00 gibi Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiğini belirten Karakuş, "Yaralı sayısının çok olması ve tıbbi ekipman yetersizliği nedeniyle hiçbir müdahalede bulunulamadı. 7 Şubat sabah saat 10:00’a kadar burada bekledik. Gümüşhane’den gelen bir ambulansın yardımıyla 7 Şubat saat 12:00 civarı Adana Şehir Hastanesi’ne sevk edildim. Tıbbi açıdan ilk müdahale Adana’da yapıldı. 8 Şubat saat 02:00 civarında bacağımın ampute edilmesi gerektiğine karar verilip, ameliyata alındım. Ameliyattan sonra deprem sürecinde yaşadığım travmalar ve çeşitli komplikasyonlar sonucunda yoğun bakım süreçlerini yaşadım. Bu sırada sağlık durumumun çok kötü olması nedeniyle ailemdeki kayıpların hiçbiri söylenmedi. Akciğer, karaciğer, pankreas yetmezlikleri ve safra kesesi rahatsızlığıyla nedeniyle genel cerrahi bölümüne yatışım gerçekleştirildi. Bu bölümde hem bahse konu olan rahatsızlıklarımla ilgili tedavi süreci hem de ampute bacağımla ilgili tedavi süreçleri devam etti. Ampute olan bacağıma ek olarak sağ bacağımda da çoklu kırık olduğundan, sağ bacağın sağlık durumuna göre uzun süre takip edilerek onun da ampute edilip edilmeyeceği yönünde tetkikler yapıldı. Burada tedavimi üstlenen hayatımı kurtaran doktorum genel cerrah olan Doç. Dr. Adnan Kuvvetli'ydi, benim tüm tedavi süreçlerimde dahil ve kendi alanı dışında da bana her zaman destek oldu. Yaşamamın mucize olmasına rağmen tüm ekip arkadaşlarıyla beraber beni yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar" dedi.
"ARTIK KİMSE SIRF MERAKI YÜZÜNDEN ÖNÜMDE DURMUYOR"
Yaşanan tüm bu durumlardan dolayı annesi ve abisi ile diğer tüm akrabalarının kayıplarını 26 Nisan'da öğrendiğini anlatan Aylin Karakuş, "Bu konuda herhangi bir psikolojik destek almadım. Bu arada hastaneye ilk yatışımdan o ana kadar yanımda bana bakan ve refakatçim olan aynı zamanda 11 yıl boyunca hiç ayrılmadığım canım kardeşim ve dostum Şükran Geçgel'in desteğiyle zor günleri beraber yaşadım. 4 buçuk ay tedavi gördükten Sonra Adana Şehir Hastanesinden ayrıldık. Deprem hikayemde herkesi duygulandıran şeyin aslında yaşamsal ortaklıklar olmasıdır. Herkesin evinde, yakınında bir ölüm var ne yazık ki. Ama bu şekilde ansızın olması çok zor. Ben hayatımdaki fiziksel acılarımı bir şekilde yaşayıp geride bırakabiliyorum. Katıldığım o programda protez bacağın ne olduğunu, nasıl kullanıldığını hayatta herkesin başına gelebileceğini anlattım aslında. En kötüsü de insanların sırf bu yüzden beni rahatsız etmesiydi. Artık bir farkındalık yarattığımı düşünüyorum. Artık kimse ben yürürken sırf merakı yüzünden önümde durmuyor. Ah vah yazık iyi misin gibi beni aslında inciten cümleler kurmuyor diyebilirim" diye konuştu.
"KALDIRIMDA OLAN ARAÇLAR BENİ ÇOK ZORLUYOR"
Yürümek için çok büyük bir çabası olduğunu belirten Karakuş, "Örneğin; sokağa çıktığım zaman bir kaldırımda olan araçlar ya da cadde de olan çift taraflı parklar beni çok zorluyor. Her yerde bir engel var. Bir kafeye oturup çay içmek bile benim için büyük bir mesele çünkü engelli rampası yüksek, dik ve kötü bunu da geçtim çoğu yerde tuvalet bile bulamıyorum. Bazen bu konularda serzenişlerde bulundum ama asla bacağım olmadığı için isyan etmedim. Bacağımla ilgili tek hayalim onu daha konforlu hale getirmek ve düşmemek. Düştüğüm zaman hayati riskim olabilir ya da sağ bacağım ve kalçama zarar verme endişesini çok yaşıyorum o yüzden daha üst düzeyde olan mikro işlemcili eklemli protez istiyorum. Çünkü hayatta daha aktif olabileceğimi ve bunu da mikroişlemcili protezin sağlayacağı bütün fizyoterapistlerim tarafından ifade edilmiştir. Bu nedenle hayata daha aktif katılmak için mikro işlemcili bir eklemimin olmasını istiyorum" şeklinde konuştu.
"MADDİ AÇIDAN ÇOK ZORLANDIM"
Bacağını kaybettikten sonra maddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Karakuş, "Deprem öncesi babamdan destek alıyordum ve işleri çok iyiydi. Herhangi bir işte çalışmadığım için ve depremdeki iş yerlerimizin tahrip olması nedeniyle babamdan da maddi açıdan yeteri kadar destek alamadım. Bu nedenle protezde olan masraflarımı karşılarken çok zorlandım çünkü protezi her ne kadar Sağlık Bakanlığı temin etse de sonrasında olan değişimlerde maalesef hasta kendi bütçesinden karşılamak zorundadır. Örneğin; soket denilen üst kısımdaki parçası bacak zayıfladıkça değişmektedir. Ama bakanlık bunu bir defaya mahsus ve yalnızca hidrolik eklem vermişti. Ne yazık ki bu parça benim bacağımda 6 defa değişti ve hepsini kendi bütçemden karşıladım. Ayrıca bir yerden bir yere gitmek çok yorucu oldu diğer bacağım da kırık, iyileşmediği için üzerine çok yük veremiyordum ve verdiğim zaman çok acı çekiyordum bu yüzden toplu taşımaya binmem ve durağa yürümem imkansızdı. Gideceğim her yere taksi kullanmak zorundaydım bu da beni maddi açıdan inanılmaz zorladı. Özellikle merdiven inip çıkmak zor bir durumdu ve bu yüzden kiracı olarak yaşadığım evde 20 basamak çıkmak beni çok zorluyordu. Bir hayırsever binamızda olmayan korkuluğu bana yaptırdı. Ayrıca protezim hidrolik eklem olduğundan bazen en ufak bir engelde eklem kendiliğinden açılıp beni defalarca yere düşürdü. Eğer mikro işlemcili olsa bu durumu yaşamazdım. Hatta bileğimi çok burktum ve morarmalarım incinmelerim olmuştu" dedi.
DOKTOR ADNAN KUVVETLİ VE AİLESİNE TEŞEKKÜR ETTİ.
Aylin Karakuş, "Geçen günlerde tedavi olduğu Adana'ya gittim. O hastaneye iki bacağı yerde dik bir şekilde girmek beni çok sevindirdi. Hastanede çalışan taşıma personeli güvenlikten tutun üst düzey doktorlar bile beni mutluluk ve gözyaşlarıyla karşıladı. En çok Adnan Kuvvetli doktorumun beni öyle görmesi onu çok duygulandırdı. Kendileri beni evladı gibi sevdi ve sahip çıktı. Aynı zamanda eşi Sibel Kuvvetli ve dostları kısacası bütün ailesi maddi manevi çok destek verdiler. Beni ayakta görmek onları da çok mutlu etti. Ama 4 buçuk ay Şükran’la en kötü zamanlarımızı birlikte yaşadığımız odada yeniden tedavi olmak, o günleri ağlayarak anmak, o acıları sağlıklı olarak yeniden konuşabilmek güç verdi" ifadelerini kullandı.
"ANNEM VE ABİM İÇİN AYAĞA KALKTIM"
Şu anki hayatıyla, depremden önceki hayatı arasındaki farkları da anlatan Karakuş, "En büyük fark; en yakın arkadaşım ve bütün acılarımı, mutluluğumu, başarımı birlikte yaşadığım canım annemin kaybı. Onsuz çoğu kez rüyada yaşadığımı zannediyorum. Hatta kaybına anlam veremiyorum. Hatta ilk zamanlar saat 17:00 olduğunda beni okul çıkışı aradığı için çoğu kez telefonu elime alıp annem neden aramadı diye bakıp sonradan vefat ettiğini hatırlayıp ağlıyor ve o acıyı yeniden yaşıyordum. Hele ki hiç beklemediğim abimin kaybı, o genç yaşında dağ gibi olan güçlü insanın kaybı benim için acı dolu. Ben onlar için mecburen ayağa kalktım çünkü her ikisi de bu dünyada birçok şeyi yarım bıraktı. Özellikle abim doktora mezunu olamadı tezini savunamadı ve akademisyen olamadı. Annem bizleri o kadar çok bekledi ki akademisyen olmamızı birlikte kutlamayı işte ben o yüzden ayağa kalktım onlar için mücadele ettim.
"ACIDAN BAYILDIĞIM ÇOK OLDU"
Bacağı ampute edildiği zaman üzülmediğini söyleyen Aylin Karakuş, "Aslında ben o kadar kesildiğini bilmiyordum, ameliyat sonrasında yoğun bakımda gördüm ve o acıyla anladım. Ama tek derdim annemin beni o halde görmemesi ve güçlü olmam gerektiğiydi. Annemin vefatını bilmiyordum. Her gün iyileşmek için kendime telkinlerde bulunuyordum. Hep annem hassas olduğundan beni iyileşmiş görsün diye katlanılmayacak acılara katlandım. Tedavi gereği narkozsuz yapılan bacağımın temizlenme işlemlerine yani yaraların kesilmesi, çıkarılması, yıkanması gibi işlemlere dayandım. Acıdan bayıldığım çok oldu ama dayandım. Sadece annem beni iyileşip, mutlu görsün ve üzülmesin diye. Ben iyileştiğim zaman annemin abimin durumunu çok sormaya başladım, 'hadi beni gelip görsünler' diye çok söyleyince gerçeği açıklamak zorunda kalmışlardı ama onlar 3 ay mezarda bensizler diye çok ağlamıştım. Gidip göremedim diye çok üzülmüştüm ve hala da o acıyı yaşıyorum" diye konuştu.
EN BÜYÜK HAYALİNİ ANLATTI
Gelecek hayallerinden de bahseden Aylin Karakuş, "Protez tedavimin halen devam etmesi ve ilerleyen dönemlerde protezle ilgili herhangi bir sıkıntım olduğunda Ankara’da olmam gerektiğinden iş hayatımın da burada olmasını istiyorum. Şu an Gazi Üniversitesi’nde doktora eğitimime devam etmekteyim. Akademik kadro beklentim öncelikle kendi üniversitemde veya Ankara’da olmasıdır. Akademisyen olma hayalim sadece kendimle ilgili değildir, aynı zamanda benim gibi doktora eğitimi aşamasında tez savunma gününü bekleyen abim içindir. Onun son sözlerinde bana emanet etmiş olduğu bu hayali gerçekleştirmek en büyük arzumdur. Eğer bunu gerçekleştiremezsem verdiğim bu mücadelenin anlamı olmayacak. İşte bu benim en büyük kaygım" dedi.
En Çok Okunan Haberler