
Gizem KARADAĞ/ANKARA, (DHA)- BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Büyük Birlik Partisi olarak terör ve terörle mücadele konusunda aynı yerde duruyoruz. Ay yıldızlı al bayrağımızın, güzel Türkçemizin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürdüyle Türkmeniyle, Alevisi Sünnisiyle Türk milletinin yanında duruyoruz ve sonuna kadar da burada durmaya devam edeceğiz. Görüşümüz çok açık ve nettir. Terörle, teröristle müzakere edilerek terör sonlandırılamaz. Millet göreceğiz; devletine de milletin birliğine de ülkesinin bütünlüğüne de ay yıldızlı al bayrağına da Türkçesine de kimliğine de sahip çıkacaktır” dedi.
BBP lideri Mustafa Destici, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı öncesinde basın toplantısı düzenledi. Destici, burada yaptığı açıklamada, gerçekleştirdiği Azerbaycan ziyaret ile ilgili, “Hem Azerbaycan-Türkiye ilişkileri hem Azerbaycan’daki son gelişmeler hem de iki parti arasındaki başlayan çalışmalar ve bundan sonraki çalışmaların stratejisi de geniş bir şekilde ele alındı. Şunu gördük ki hakikaten biz iki ayrı devletiz ama tek milletiz. Cenab-ı Hak bunu kıyamete kadar daim eylesin inşallah. Güzel bir ziyaret oldu. Hem bizim ve ülkelerimiz hem de Türk milleti açısından faydalı bir ziyaret gerçekleştirdik. Tüm siyasi partilerimizin Azerbaycan’a gitmelerini, Karabağ’ı, Hocalı’yı, Şuşa’yı ziyaret etmelerini arzu ediyorum. Yaşasın Türkiye ve Azerbaycan kardeşliği, yaşasın Tük milleti; ‘Karabağ, Azerbaycan’dır’ diyoruz. Arzu edilip ama bugüne kadar gerçekleşmeyen bazı hadiselerde var. Örneğin, Türkiye ile Azerbaycan arasında henüz serbest bir ticaret anlaşması yok. Bunun öncelikle yerine getirilmesini istiyoruz. Üniversitelerimiz arasında eğitim anlamında büyük iş birlikleri var ama ufak tefek eksiklikler var. Bunların çözülmesini istiyoruz. Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa Beyannamesini çok kıymetli ve değerli buluyoruz. Bütün kalbimizle ve yüreğimizle destekliyoruz. 7 Ekim 2025 tarihinde Gebele’de Türk Devletleri Teşkilatı 12’nci Zirvesi gerçekleşti. Burada Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev’in nasıl Türkiye ile Azerbaycan kendi arasında askeri tatbikatlar gerçekleştiriyorsa, bu tatbikatların Türk Devletleri Teşkilatları Birliği üyesi ya da gözlemcisi olan tüm ülkelerinde katılımıyla gerçekleşmesi önerisini çok kıymetli değerli buluyor, alkışlıyor ve bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Destici, sözlerine şöyle devam etti; “Büyük Birlik Partili ve Alperenler olarak ifade ediyorum ki, o katillerle barışmayı, anlaşmayı, kucaklaşmayı aklımızdan dahi geçirmedik. Evlatlarımızı katleden hainlere, bugüne kadar insan muamelesi yapmayı da aklımızdan geçirmedik, bundan sonra yapmayacağımızı buradan açıkça ilan ediyorum. İçinde bulunduğumuz hafta, siyasi partiler yoğun olarak terörist Selahattin Demirtaş’la ilgili AİHM kararını ve tahliye taleplerini tartıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine sayısız kararı var. Ve bu kararların çoğunluğu Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütleriyle ilgili. Demirtaş’ın hapiste olmasına neden olan dava ya da yaşananlar unutulmuş görünüyor. Ama bizim vazifemiz bunları anlatmak ve hatırlatmaktır. 2014 yılında, terör örgütünün partisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Ayn-el Arap’da DAEŞ tarafından kuşatılmış PKK’lı teröristlere yardım etmezse ayaklanma başlatmakla tehdit etti. Elbette Türkiye PKK’ya yardım etmedi ve terör örgütünün partisi, genel merkez yönetim kurulunu toplayarak, ayaklanma çağrısı yapılması kararını netleştirdi. Sözde eş genel başkanları Demirtaş tarafından ayaklanma çağrısı yapıldı. Çıkan olaylarda Yasin Börü başta olmak üzere 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı. 16 ilde, sayısız ev ve iş yerine zarar verildi. Gerçek bu. Büyük Birlik Partisi dışında hiç kimse tarafından dile getirilmese de gerçek bu. Ortada bir fikir suçu ya da fikir suçlusu yok. Davaya dair utanılacak tek şey, bizce, terörle ve terör örgütüyle doğrudan bağlantısına rağmen, buna dair sayısız delile rağmen, bu gerçeğin taraflarca sayısız kez doğrulanmasına rağmen, terör örgütünün partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaması ve terör örgütünün kurdurduğu siyasi parti görünümlü yapılanmaya, milletin kaynaklarından, her yıl milyarlarca lira ödenmesidir. Esas utanılması gereken budur.”
Destici, “Büyük Birlik Partisi olarak terör ve terörle mücadele konusunda aynı yerde duruyoruz. Devletimizin varlığının yanında duruyoruz. Milletimizin birliğinin yanında duruyoruz. Hukukun üstünlüğünün yanında duruyoruz. İnsafın, izanın, vicdanın, maşeri vicdanın yanında duruyoruz. Şehitlerimizin, gazilerimizin, güvenlik güçlerimizin ve onların cefakâr ailelerinin yanında duruyoruz. Ay yıldızlı al bayrağımızın, güzel Türkçemizin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürdüyle Türkmeniyle, Alevisi Sünnisiyle Türk milletinin yanında duruyoruz ve sonuna kadar da burada durmaya devam edeceğiz. Görüşümüz çok açık ve nettir. Terörle, teröristle müzakere edilerek terör sonlandırılamaz. Bunun bir örneği yoktur. ETA ve IRA örnekleri doğru örnekler değildir. İran'ın partisi hiçbir zaman terörü savunmamıştır. Biz de inanan insanlarız. Biz bu ülkede özellikle İslam inancına sahip vatandaşlarımızı kardeşimiz olarak görüyoruz. Azınlıkları da azınlıklarında azınlık haklarından ve yine de dinimizin yaradılanı severiz, yaradandan ötürü. Ya da insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla değerlendiriyoruz. Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan hangi inanca ya da etnik kökene mensup olursa olsun azınlıkları da yine bu gözle görüyor ve ülkemizin bir vatandaşı olarak değerlendiriyoruz. Gelinen noktada benim Kürt kardeşimin temsilcisi olarak karşıma kırk yıldır bu ülkeye kan kusturan, 40 bin insanın katili bir terör örgütü ve onun siyasi uzantıları konuyorsa ben bunu kabul etmiyorum. Benim kabul etmediğim bu. Asla Kürtlerin temsilcisi olarak kabul etmiyorum. Terör örgütünü bu şekilde kabul etmek onu meşrulaştırmaktır. Türkiye’de bir Kürt sorunu yoktur. Bunu kendilerine de sordum, burada da defaten söyledim. Demokratik olarak böyle bir sorun yoktur. Ama Kürt meselesinden kastedilen nedir? Bir statü talebidir. Yani bizim ayrı bir bölgemiz olsun, bizim ayrı bir bayrağımız olsun, o bölgede biz ayrı bir dille eğitim yapalım. Ayrı bir resmi dil olsun ve o bölgede yaşayanlarında ayrı bir millet ismi olsun. Bu bölücülüktür, ihanettir. Dolayısıyla bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu millet bunu kabul etmez. Kim ne yaparsa yapsın. Millet göreceğiz; devletine de milletin birliğine de ülkesinin bütünlüğüne de ay yıldızlı al bayrağına da Türkçesine de kimliğine de sahip çıkacaktır” diye konuştu.
Destici, asgari ücret komisyonu ile ilgili de, “Türk-İş ve Hak-İş Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısında herhangi bir yeni bir düzenleme yapılmaması halinde komisyon toplantılarına katılmayacakları yönünde açıklama yaptı. Tarafların adil ve eşit temsil edilmediği bir komisyon yapısına karşı alınan tavır elbette çok kıymetli ve haklıdır. Sendikalarımızın ve işçilerimizin bu haklı talebine kulak verilmeli ve yeni bir yönetmelikle asgari ücret tespit komisyonunun yapısı değiştirilmelidir” dedi.