Uzm. Dr. Yavuz Dizdar,"Tütsüler aslında binlerce yıldır kullanılıyor. Buradaki sorun üretim metodolojisinin artık sentetik ve kimyasala kaymış olması. Formaldehit bunlardan sadece birisidir. Aynı sorun koku unsuru taşıyan sabun, duş jeli gibi ürünler için de geçerlidir. Banyo sırasında ortaya çıkan buhar, kalitesiz ürünlerin solunum sistemine etkisini kolaylaştırır. Ne var ki örneğin lösemilerdeki artışı bütünüyle tütsüye ve muma bağlamak da başını kuma gömmeye benzer. Çünkü ortalama kullanıma bakılınca, tütsü ve kokulu mum tüketimi seyrek ve sınırlıdır. Bunların üretildiği, dolayısıyla çok daha fazla solunmasına neden olan imalathanelerde yapılacak araştırmalar bilgi verici ve aydınlatıcı olacaktır." dedi. Prof. Dr. Erkan Topuz ise, "Kokulu mumların içindeki maddeler kanserojendir. İçerisinde formaldehit maddesi var. Parfümlerin içinde bulunan maddeler de kanserojendir. Alışveriş merkezlerinde çok kullanılıyor. Buralarda klimalar vasıtasıyla püskürtülüyor ve klimalar devamlı temizlenmediği için zararlı kimyasalları yayıyorlar. 50 yıldır tütsünün kanserojen olduğu zaten bilinmekte. Solunum yoluna etki ederek, kansere neden oluyor. Lösemi, lenfoma ve beyin tümörleri üzerinde etkili olduğu senelerce yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Nazofarenks kanseri çok önemli kanserlerden biridir ve tahrişe bağlı bir kanserdir. Tütsülerin içindeki yüzlerce çeşit madde nazofarenks, gırtlak, akciğer kanseri ile lösemi ve lenfomaya sebep olur." ifadelerini kullandı.