Gebelikte Şiddet: Karnında Can Taşırken, Korkuyla Yaşamak
Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2025 11:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2025 11:15
Kadınların bir kısmı ise anne olma sürecinde farklı bir travmayla karşılaşıyor: şiddet. Gebelik döneminde artan psikolojik ve fiziksel şiddet, kadının hem bedenini hem bebeğini tehdit ediyor.
Karnında bir can taşırken, korkuyla yaşamak… İşte bu, modern dünyanın hâlâ çözemediği en acı gerçeklerden biri.
Kadın, kendi canını korumaya çalışırken, karnındaki bebeğin kalp atışları bile bu korkudan etkileniyor. Bilimsel olarak da biliniyor ki; stres, kaygı ve travma, doğmamış bir çocuğun ruhsal gelişimini derinden etkiliyor.
Biz hekimler, sadece doğumu değil, doğum öncesi yaşanan sessiz çığlıkları da duymak zorundayız.
Kadın, doğurmak için değil; yaşamak için önce korunmalı. Gebelikte şiddet, yalnızca bir suç değil; bir toplumun empati yoksunluğunun aynasıdır.
Son Söz: Kadına İyilik, Topluma Şifa
Kadın sağlığı sadece bedenle ölçülemez. Kadına dokunan her cümle, her davranış, her duygu onun sağlığını şekillendirir.
Bir toplum, kadınlarının gözyaşını görmezden geliyorsa; hiçbir tıbbi başarı, o toplumu sağlıklı yapmaz.
Biz kadın doğum uzmanlarının görevi yalnızca doğum yaptırmak değil; kadının doğarken ve yaşarken güçlü kalabilmesini sağlamaktır. Çünkü kadının iyileşmesi, toplumun iyileşmesidir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doc. Dr. Emine Öztürk
Gebelikte Şiddet: Karnında Can Taşırken, Korkuyla Yaşamak
Kadınların bir kısmı ise anne olma sürecinde farklı bir travmayla karşılaşıyor: şiddet. Gebelik döneminde artan psikolojik ve fiziksel şiddet, kadının hem bedenini hem bebeğini tehdit ediyor.
Karnında bir can taşırken, korkuyla yaşamak… İşte bu, modern dünyanın hâlâ çözemediği en acı gerçeklerden biri.
Kadın, kendi canını korumaya çalışırken, karnındaki bebeğin kalp atışları bile bu korkudan etkileniyor. Bilimsel olarak da biliniyor ki; stres, kaygı ve travma, doğmamış bir çocuğun ruhsal gelişimini derinden etkiliyor.
Biz hekimler, sadece doğumu değil, doğum öncesi yaşanan sessiz çığlıkları da duymak zorundayız.
Kadın, doğurmak için değil; yaşamak için önce korunmalı. Gebelikte şiddet, yalnızca bir suç değil; bir toplumun empati yoksunluğunun aynasıdır.
Son Söz: Kadına İyilik, Topluma Şifa
Kadın sağlığı sadece bedenle ölçülemez. Kadına dokunan her cümle, her davranış, her duygu onun sağlığını şekillendirir.
Bir toplum, kadınlarının gözyaşını görmezden geliyorsa; hiçbir tıbbi başarı, o toplumu sağlıklı yapmaz.
Biz kadın doğum uzmanlarının görevi yalnızca doğum yaptırmak değil; kadının doğarken ve yaşarken güçlü kalabilmesini sağlamaktır. Çünkü kadının iyileşmesi, toplumun iyileşmesidir.